Antakya’da doğup büyüyen ve üniversiteye kadar herkesin birbirini tanıdığı, çok fazla kültürün bir arada bulunduğu küçük bir şehirde yaşayan Selin Koç, liseyi bitirdikten sonra İstanbul’a gelip, kariyer yolunu da bu büyük şehirde inşa edenlerden.
Kadınlarla beraber el emeğini ön planda tutarak bir iş planı yaratmayı hedefleyen Selin’e Sculpture’ın hikayesini sorduğumuz zaman, ailesine yaptığı bir ziyaret sırasında yaşadığı aydınlanmayı anlatıyor: Tarihi Antakya sokaklarından birinde, çocukken vitrinini dakikalarca izlediği, elle örülen hasır ayakkabılar satan bir dükkana giren Selin, artık kimsenin yüzüne bile bakmadığı o ayakkabıları tekrar görünce kendi kendine şöyle demiş; “Eğer üretim yapacaksan, ilk önce doğup büyüdüğün yerin kültürünü devam ettirebilmelisin.” Metropolde üretilip, metropolde tüketilen düzenden çıkma cesaretini böyle gösterebilmiş Selin ve Hatay şehri Fransız sömürgesiyken inşa edilen eski evlerden birini atölyeye dönüştürmüş…
Büyük bir holdingde 4 yıl boyunca başka markalarla çalıştıktan sonra Sculpture markasını kuran Selin’e göre “hand made” demek, başkasının anlarını o dokuda görmüş ve hissetmiş olmak demek. Yaparken yaşadığı her saniyeyi o malzemeye işlemesi onun için çok değerli. Bu sebeple de tüm tasarımlarında el yapımı detayları, ürünleri bulundurmayı tercih ediyor. “Fast fashion” ile tasarım markalarının sürekli kıyaslanması ve “fast fashion”ın çok yaygın olması, el emeğini daha da kıymetli bir hale getiriyor onun için. Yavaş moda akımını destekleyen bir marka yaratan Selin, ince detayların el işiyle bütünleştiği Sculpture ürününün hızlı tüketim kurbanı olmaması için çalışıyor.
Özgür bir şekilde yaratabilmek için çok uğraş veren Selin, ürünlerini ortaya çıkarırken sezgisel hareket ediyor. Bu yüzden de belli bir stille sınırlandırılmayı tercih etmiyor. Tutkusunu mesleğe dönüştürme serüveni de çok kolay olmamış. Ama ailesinin desteği sayesinde ihtiyacı olan motivasyonu her zaman bulabilmiş. “Bu işi yapmasaydım ne yapardım diye düşündüğümde cevap bulamıyorum, sanırım başka bir tutku keşfetmek benim için zor olurmuş” diyen Selin, çok sevdiği işi yaptığı için çalıştığını hissetmiyor ve her gün üretirken aynı zamanda da hayatını yaşıyor…