Seeking Hope with Ekin Bernay

O hayatın içinde umuda yeni tanımlar yapıyor, sürekli. Seeking Hope serisinde Ekin Bernay ile birliktesiniz ve siz şu an bunu okurken o yine yeni umut tanımları yapıyor. Çünkü umut arayışı sürekli ve tekrar gerektiren bir eylemdir.

“Çok sert bir kış geçtikten sonra ağaç yine çiçek açıyor. Aynı şekilde insanlar da öyle. Savaşın içinde bile bir bebek doğuyor ve eline bir oyuncak alınca  gülüyor. Umut bana göre karanlık içerisinde süzülen, karanlığın içinden gözüken ince bir ışık. Yaşamın kendini tekrar tekrar yaratması gibi kendini bir anda tekrar yaratan bir kavram. Umudu hissebilmek için bazen de olmayan bir şeyi görebilmen ve ona inanman gerekiyor. Çünkü umut bir bakış açısı. Bana göre umudun en anlamlı halini en karanlık zamanlarda görüyoruz. Her şey iyi giderken ‘umudum da zaten çok yüksek’ değil mesele. Bu dış koşullardan bağımsız bir olgu bana göre”.

O hayatın her anında umuda yeni bir tanım buluyor. Yer ve zaman fark etmeksizin Ekin size yaşadıkları üzerinden yeni bir umut tanımı yapabilir. Söze devam ediyor: “Mesela Malala konuştuğunda, bir Amanda Gorman şiiri okuduğumda, kendi vücudunu çok farklı şekilde hareket ettirebilen bir gençle tanıştığımda umut doluyorum. Umut yenilikte ve canlılıkta diyorum ama bazen de babaannemi – ki kendisi 97 yaşında – bir an heyecanlandırıp dans ettirebildiğimde içimde aynı his oluyor. Bir anda umut yeşeriyor. Ama dikkatli olmamız lazım zira büyüdükçe içinde yaşadığımız sistem bizi bir yerlere çekiştirir hale gelebiliyor. Sistemin parçası haline geliyoruz zaman zaman. Bazen yeni kapılar açamadığımızda bir noktada fark ediyoruz ki sanki umut sekteye uğruyor biraz. İşte o çok kötü olduğun anda yataktan kalkıp yürüyüşe gitmen gerek, bu bir değişim yaratacak. İçindeki yaşamı hissetmek için hareketi kullanmalı insan. Soru şu: hayatta senden beklenenin dışında bir hareket biçimi sergileyebilecek misin?