Hayata dair en büyük umudunu sorduğumuzda Refik Anadol gülerek cevap veriyor; ‘Hayallerimin gerçeğe dönebilme ihtimali. Hayal kurmanın, kurulan hayallerin peşinden gidebilmenin hayatın belki de en anlamlı anlarından biri olduğunu düşünüyorum.’’ Ve son dönemlerde yakın gelecekten umut bulduğundan bahsediyor; ‘Sanırım küçüklüğümden beri, insan olduğumu anladığımdan beri kişiliğimin karşılığı olan şeylerden biri hep pozitif olabilmek, iyiyi görmeye çalışmak olduğu için bana yine geleceğinde de benzer bir etkisi oluyor. Bunu geleceği hatırlamak olarak düşünebiliriz, bunda çok fazla umut bulabiliyorum ve bu bana keyif veriyor’’
Los Angeles’dan yayına katılan Anadol umudun zamanla ilişkisinin ise kişiden kişiye değişebileceğini düşünüyor ‘Benim için umudun zamanla kaygısı genelde hayalin ne kadar zor, ne kadar çılgın, ne kadar yapmanın olanaksızlığıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Kurulan hayallerin karşısına insanlar çıkabiliyor, gerçeklik duvarı var, ‘Olamaz.’ ‘Yapılamaz.’ ‘Sen kimsin?’ Bu sorularla dertleri olan insanların başına gelen birşey bu. İşte umudun zamanla derdi orada başlıyor. 2012’de Amerika’ya taşındığımda hayalim olan Frank Gehry binasına yapay zekayla hayat vermek sürecinde benim hayal ettiğim ve hayata geçme süreci arasındaki zaman dilimi çok uzundu, o zaman umut benim için belki 4-5 yıldı ama şimdi belki de 6 ay.’
FROM BASED ISTANBUL NO41: HOPE ISSUE