Kendini gerçekleştirme yolculuğun nasıl başladı?
Mert Ramazan Demir: Bunun nasıl başladığını bilmek mümkün değil, “kendini gerçekleştirmek” eyleminin bir kararla birlikte geldiğini düşünmüyorum. Bu bir yolculuk; hayatın ta kendisi. Hatta ben buna “kendini gerçekleştirmek” olarak değil “gerçekleşmek” olarak bakıyorum. O yüzden kendi gerçekliğime ne kadar yakınsam; o kadar kendim olabiliyorum. Bu yolculuk hayatın ta kendisi ve hiçbir zaman temposu azalmıyor; ne kadar kendi kendime kalırsam ve gerçekliğin ne kadar farkına varabilirsem o kadar realize oluyor. Beni ben yapan her detayla yüzleşmeye gayret gösteriyorum.
Tutku senin için ne anlama geliyor?
Mert Ramazan Demir: Dünyayı tutkular döndürür. Tutkuyla bağlı olduğunuz bir hayatta her şey mümkün.
Kendin olmak mı, kendin kalmak mı daha zorlu?
Mert Ramazan Demir: Kendin olmak benim gerçekliğimde sürekli bir dönüşümü işaret ediyor. Bu hayata ve tüm getirdiklerine karşı birlikte yol almak demek o yüzden kendin olmak için çabaladığın kadar bu gerçekliği korumak için de çabalaman gerekiyor. Buna kendinden ödün vermek perspektifinden baktığımda da kendin olmak; kendini inandırdığın şeyi yaşamaya dönüşüyor. Kendin olmak da kolay, öyle kalmak da… Kendim gibi var olamadığım her yer bende kaçma, yok olma isteğini tetikliyor. Kendim kalmak için hiç durmadan kendim olmaya devam etmem lazım.
“Yaşadığım her şeyden ilham alabilirim. O yüzden o hikayeler bana, ben o hikayelere ilham oluyorum. Burada hayatın ta kendisi ile beslenme mevzusu yine devreye giriyor. Ben bir bir birey olarak biriktirdiğim duyguları oyunuma taşıyorum; bir oyuncu olarak tanıştığım karakterler ve hikayeler benim bireysel yolculuğumda karakterimi besliyor. Bu mesleğin en güzel yanı da bu sanırım; hayata dair hiç bitmeyen bir hikaye anlatıcılığının içerisindesiniz. Ve kendinizi mesleki anlamda güçlendirdiğiniz her nokta karakterinizi de daha güçlü kılıyor.”
Oyuncu olma fikri hayatına ne zaman girdi?
Mert Ramazan Demir: Hayatımın bu evresi bende biraz flu çünkü bu duygunun bende bir yerlerde hep olduğuna ama fark etmemin zaman aldığına inanıyorum. Kendimi ifade etmenin bir yolu olarak hayatıma giren oyunculuk; bunun formel dünyada bunun bir meslek olduğunu anladığım zaman, oyuncu olma fikri hayatıma girdi diyebilirim.
Senin için bir oyuncuyu daha başarılı kılan unsurlar neler?
Mert Ramazan Demir: Bunu kendim için cevaplayabilirim ancak bir oyuncuda şu unsurlar varsa o başarılıdır diyemem. İşin bu kısmıyla pek ilgilenmiyorum. Ben kendi adıma kişisel beklentilerimle kendime yaşatabildiğim şeylerin paralelliğini sağlamaya çalışıyorum.
Üzerinde çalıştığın hikayeler, senin bireysel yolculuğuna ilham oluyor mu?
Mert Ramazan Demir: Yaşadığım her şeyden ilham alabilirim. O yüzden o hikayeler bana, ben o hikayelere ilham oluyorum. Burada hayatın ta kendisi ile beslenme mevzusu yine devreye giriyor. Ben bir bir birey olarak biriktirdiğim duyguları oyunuma taşıyorum; bir oyuncu olarak tanıştığım karakterler ve hikayeler benim bireysel yolculuğumda karakterimi besliyor. Bu mesleğin en güzel yanı da bu sanırım; hayata dair hiç bitmeyen bir hikaye anlatıcılığının içerisindesiniz. Ve kendinizi mesleki anlamda güçlendirdiğiniz her nokta karakterinizi de daha güçlü kılıyor.
“Kendin olabilmek” senin için ne kadar önemli?
Mert Ramazan Demir: Kendim olarak yapmadığımı düşündüğüm hiçbir şeyi yaşanmış saymıyorum.
“Fark yaratmak” eylemi Mert Ramazan Demir’in hayatında nasıl karşılık bulur?
Mert Ramazan Demir: Her hangi bir konuda hareket alırken temel motivasyonum fark yaratmak olmuyor hiç bir zaman. Ancak bir fikre, henüz gösterilmemiş bir davranış biçimine yada inandığınız gerçek bir tavra sahipseniz; ve tüm bunlar zamanın ruhuyla eşleşirse, fark yaratabilirsiniz.
Kendinle yüzleştiğin anlarda seni rahatsız eden, yeniden inşaa etmek istediğin tarafların var mı?
Mert Ramazan Demir: Hem çok var hem de hiç yok. Bu mevzu zaten tüm hikayelerin çıkış noktası değil mi?
Sadece seni tanıyanların bildiği bir yönünü anlat bize.
Mert Ramazan Demir: Hata yapabileceğimi kabul etmeyi pek sevmem, pek hata da yapmam zaten. Hata kavramına karşı bir refleksim var sanırım.
Bireysel sınırlarını korumak için nelerden vazgeçmez; nelerden vazgeçersin?
Mert Ramazan Demir: Bence bireysel sınırlarımı zorlamak konusunda, beni benden çok zorlayacak bir şey yok. Biraz muğlak bir bakış açısı olsa da hiç bir şeyden vazgeçmem, her şeyden vazgeçebilirim de… Ama benim kişisel alanıma kontrolüm dışındaki kişi ve olaylar tarafından müdahale edilmesi kabul edemeyeceğim bir konudur.
“Herhangi bir konuda hareket alırken temel motivasyonum fark yaratmak olmuyor hiçbir zaman. Ancak bir fikre, henüz gösterilmemiş bir davranış biçimine ya da inandığınız gerçek bir tavra sahipseniz; ve tüm bunlar zamanın ruhuyla eşleşirse, fark yaratabilirsiniz.”
Hayal kurmak hayatında ne kadar bir alan kaplıyor?
Mert Ramazan Demir: Şu an kendimi hayalperest olarak adlandıramamın zor. Bir şeyin hayalini kurduğum an, gerçeğe dönüştürecek yolu arama sürecine geçiyorum artık. Hayallerden daha çok gerçekleşme sürecine odaklanıyorum.
Peki hayal kurmaya, onun için mücadele etmeye hala inanıyor musun?
Mert Ramazan Demir: Hayal kurmaya da, mücadele etmeye de inanmamak mümkün mü?
Her şey mümkün; bizim için bir hayal kurar mısın?
Mert Ramazan Demir: Kurdum ama yüksek sesle söylendiğinde kendi gerçekliğinden uzaklaşma ihtimalinden kaçıyorum.
Creative Direction & Interview by Duygu Bengi
Fashion by Burak Sanuk
Photography by Ergin Turunç
Creative Production by Miray Kaya
Creative Team Ceydanur Demir, Şevval Küçüktır
Fashion Team Murat Kıvık, Selenay Tosun, Murat Şentürk
Hair & Make Up by Zeynep Dombaycıoğlu
Hair & Make Up Assistant Seda Civek
Gaffer Okan Ataş
Gaffer Assistant Ali Şimşek, Arif Bilbay, Arda Seyrek, Orhan Sever, Cüneyt Kaya
Photography Assistans Şimal Dilhan, İzgi Yılmaz, Hakan Diner, Elliot SB, Dora Okuyan
From Based Istanbul N°42 – me, myself & I Issue. “Talk to yourself like someone you love. Perhaps then, the balance might change. This time ask yourself: “If I am not for myself, who will be for me?” Buy your copy now!