Bazı şeyler sınır tanımaz, kontrol altına alınamaz ve en önemlisi kendilerine atfedilmiş başlıklara meydan okur. Ya bir albüm kendini geliştirme yolculuğunu ifade eden bir araç olsaydı? Ya da yaratım ve deneyimi bitişik bir bütün halinde harmanlayan ruhani bir alanın davetiyesi? André 3000’in “New Blue Sun ”ı bunun bir denemesi – rüzgar nereden eserse onu takip etme pratiği. Doğaçlama, yaratma ve yeniden öğrenme ile albüm sadece bir ses aranjmanı değil, aynı zamanda ne isterseniz onu yapma ve onunla bağlantı kurma arayışı.
Bir yere varmak için acele etmenin, vurucu bir nakaratın veya vokal merkezinin olmadığı kozmik, rahat bir peyzajdayız; bunun yerine müzik, her enstrümanın doğal bir şekilde yükselip alçalmasına izin veren ve evrilen bir diyalog gibi hareket ediyor. Burada özellikle dikkat çeken şey, geleneksel yapıların var olmayışı. İlk bakışta bu bir kurgu eksikliği gibi görünse de tam tersine şarkılar ve albümün kendisi müzikal yönelimlere sahip. Andre, müziğin kendi yolculuğunu dikte etmesine izin veriyor ve kendi hızında çözülen ses paletleri oluşturuyor. Bu da Blue Sun’ı bir müzik seçkisinden çok bir yolculuğun soundtrack’i gibi hissettiriyor. Andre’nin bir albüm yapmak için müzik yaptığı hissine kapılmıyorsunuz, daha ziyade sesler saf ifadenin bağlamında birbirleriyle birleşiyor. Kasıtlı fakat asla zorlama değil.
Bu yaklaşımı müzikal bir tercih olarak değerlendirebilirsiniz ama aslında bu müzikal bir gereklilik. Tüm seansın plansız ve doğaçlama atmosferini de beraberinde getiriyor. Andre’nin de söylediği gibi “Bir şeyde bebek olmak” ile ilgili. Andre’nin enstrümanları kendi kendine öğrenmesiyle ortaya çıkan yapı kesinlikle türünün tek örneği. Albümdeki ses ve enstrüman seçimleri de bu özgürlük hissini yansıtıyor.
İlk şarkıdan itibaren bu yaklaşım kendini hissettiriyor. Flüt melodileri, ortam tonlarının hassas katmanları üzerinde adımlayarak bir keşif ve açıklık tonu sunuyor. Müzikal olarak ‘New Blue Sun’, ortam dokuları, doğaçlama caz unsurları ve ince elektronik vurguların bir karışımı. Sanki Andre klasik OutKast deneyselliğinin ruhuna ulaşmış ve onu ifade etmek için kelimelere ihtiyaç duymayan bir şeye dönüştürmüş gibi… Enstrümanlar adeta odak noktasının etrafında süzülerek her bir parçanın progresif hikayesini kendi belirlemesine izin veriyor.
Enstrümantal çeşitlilik albümü parlatan bir kilit nokta. Nefesli çalgılar başrolde, evet ama elektro bas, ambient synth’ler ve hatta neredeyse bilinçaltından yayılan bir ritimle çalan davullar… Dokular katmanlaşıyor, her enstrümanın yavaşça girmesine izin veriyor, sonik alanı aşırı kalabalıklaştırmadan dolduruyor. Dinleme deneyimi neredeyse yastıklarla dolu bir amazon ormanı gibi hissettiriyor.
Ne kadar üzerinde dursak az, atmosfer tüm serüvenin temel bir parçası. Andre tarafından özenle kürasyonu yapılmış bu atmosfer, yolculuğun tamamen kişiliğinize bağlı olarak şekillendiği davetkâr bir yapıya sahip. Açıklayamayacağınız ama deneyimleyebileceğiniz şeylerden biri. Bu noktadan hareketle Andre, albüme bir dinleme videosuyla görsel bir boyut daha ekleyerek onu paylaşılan duygusal bir kanala dönüştürüyor. Sonsuz maviyle bürünmüş ortak bir ıssızlık.
New Blue Sun’ı farklı kılan, Andre’nin albüme kendi kişisel deneyi gibi davranması. Gösterişli bir şekilde yeni bir çığır açmaya çalışmıyor ya da teknik becerisiyle etkilemeyi amaçlamıyor. O sadece ne istiyorsa onu yapıyor; şu anki ruh halini ve hayatının neresinde olduğunu yansıtan bir müzik ortaya koyuyor. Ve bu özgürlük son derece ferahlatıcı bir şeye tercüme oluyor. Keşfetme tutkusudan meydana gelen yegane bir ürün…
O halde kendimizi rüzgarın kozmosunda sürüklenmeye bırakıyor ve André 3000’in konuğu oluyoruz. Kolektif bir bakışta, sizi ‘New Blue Sun’ı deneyimlemeye davet ediyoruz: