Silence Cuts Deeper in Maurizio Cattelan’s Sussurro

Arts & CultureJuly 19, 2025
Silence Cuts Deeper in Maurizio Cattelan’s Sussurro

Duvara bantlanmış o muz işini hatırlıyor musunuz? Peki o adam şimdi neyin peşinde, hiç düşündünüz mü? Maurizio Cattelan—bir muzla 120 bin dolarlık kültürel bir migren yaratmış sanatçı—geri döndü ama bu kez bağırmıyor, fısıldıyor. Porto’daki Serralves Villası’nda açılan son sergisi, daha sessiz, daha garip, neredeyse gizli bir plan gibi. Sanki yanınıza sokulup duymanız gereken şeyi fark etmenizi bekliyor. Hazır olun—karşınızda Sussurro.

Bu sefer dünyamız şovdan uzak. Aslında Sussurro (İtalyanca “fısıltı”), görsel patırtıyı bırakıp çok daha
mahrem bir şeye yöneliyor: sessizlikle hafıza arasındaki o ince gerilim. Cattelan bu geçiş alanlarına
saplantılı: çocukluk/yetişkinlik, yaşam/ölüm, kahkaha/gözyaşı. O aradaki belirsiz anları ikona
çeviriyor, tarihi figürleri, arkadaşlarını hatta kendi atalarını tuhaf, sessiz diyaloglara davet ediyor.

Kırılgan, tekinsiz, rahatsız edici derecede insan figürleri göreceksiniz. Bunlar heykel değil, gömmeye
çalıştığımız ama hep karşımıza çıkan anılar gibi. Cattelan hâlâ o alaycı soytarı, ama bu kez mizah daha
derin, daha yavaş kesiyor. Şok etkisinden çok, derinizin altında büyüyen bir morluk gibi.

Ve elbette dramatik bir ağırlık da yok. Cattelan dramatik olmak pek tarzı değil. Buradaki mizah
karanlık ve sinsice: önce gülümsetiyor, sonra o gülüşü sorgulatıyor. Çünkü hepimiz trajediyi bir meme
gibi tüketmeye alıştık. Cattelan, vaaz vermeden o uyuşmuşluğa dokunuyor; tarihi, travmayı, ikonları
hack’leyip kültürel veritabanını tersyüz ediyor ve bunları görsel aforizmalara çeviriyor.

Bir de mekandan bahsetmek lazım. 1930’larda inşa edilen Art Deco villanın koridorları, sadece bir fon
değil—komploya ortak. Serginin sahnelemesi ve keskin bakış açıları her odayı bir fısıltı kutusuna
çeviriyor. Bazen durup fotoğraf çekmek istiyorsunuz, ama çoğu zaman sadece susup dinliyorsunuz.

Cattelan hiçbir şeyin altını çizmeye ya da son noktayı koymaya çalışmıyor. Size bıraktığı şey bir his,
çıktıktan sonra bile aklınızda yankılanan bir iz. Çünkü bazen sanatın bağırmasına gerek yok. Bazen,
geriye kalan sadece bir fısıltıdır—ama o fısıltı kalıcıdır.

Author: TUNGA YANKI TAN

RELATED POSTS