SUNNEI- Creativity Beyond Norms w/ Loris Messina & Simone Rizzo

FashionFebruary 19, 2025
SUNNEI- Creativity Beyond Norms w/ Loris Messina & Simone Rizzo

SUNNEI ruhu kolay kalıplara sığmıyor – yalnız bir moda markası değil, aynı zamanda, sürekli gelişerek geleneksel sınırların ötesine geçen bir yaratıcı ifade platformu olarak öne çıkıyor. Loris Messina ve Simone Rizzo tarafından kurulan SUNNEI, zarif ve cesur İtalyan stilinin çarpıcı canlılığını yansıtıyor, beklenmedik unsurları kendine özgü, topluluğunda derin yankı uyandıran bir tarzda harmanlıyor. Loris ve Simone’dan bu eşsiz yaratıcı ortamı nasıl idare ettiklerini, multidisipliner yaklaşımlarının ardındaki ilham kaynaklarını ve onları hem zamansız hem de sürekli gelişen bir gardırop oluşturmaya yönlendiren felsefeyi detaylandırmalarını istiyoruz. SUNNEI’in ardındaki zihinlerle gerçekleştirdiğimiz sohbete katılın ve işlerini betimleyen ironi, kullanışlılık ve cesaret katmanlarını aralayın. 

Öncelikle sizi biraz tanıyalım. Daha önce hiç görmemiş birine işlerinizi nasıl tanımlardınız? Bu çalışmalarda yaratıcı kimliğiniz nasıl bir konuma sahip?  

SUNNEI genellikle Milano merkezli bir moda markası olarak tanınıyor, giyim ürünleri ve sıra dışı defileleriyle biliniyor ama bizim gözümüzde bundan çok daha fazlası. SUNNEI, giysilerden SUNNEI Objects ve Radio Sunnei gibi projelere kadar her şeyle şekillenerek geleneksel modanın ötesine geçen bir ruha sahip. Ana tema yaratıcılık, zamansız özgünlük, geleneksel tasarıları aşmak ve bunun yanı sıra multidisipliner ve çok mecralı girişimler yoluyla dijital ve fiziksel evrenlerin ikiliğini araştıran özgün dilimiz üzerinden şimdiye bağlanmak. Biz bu markanın arkasındaki yaratıcı girişimciler, yani pazarda böyle bir boşluk olduğunu fark edip onu doldurmaya karar veren kişileriz. 

Yaratma ilhamını nereden alıyorsunuz ve bu yaratıcı kıvılcım SUNNEI’in dünyasında nasıl hayat buluyor?

İlhamımız gerçek hayattan geliyor. Bizi yönlendiren şey soyut fikirler değil, çevremizdekilerle yaşadığımız deneyimler. Bazen başlangıç noktamız son derece kişiseldir – sadece bizim anlayabileceğimiz, kendi aramızdaki bir şaka gibi – bazen de herkesin bağ kurabileceği bir sembol olur. Mesela Velasca Kulesi şeklindeki mumumuzu düşünün. Hem Milano’nun en ikonik binalarından birine övgü mahiyetinde hem de kendi topluluğumuz içinde çok sevilen parçalardan biri oldu.

Sizi SUNNEI’in Yin ve Yang’i olarak düşünürsek, işinizi şekillendiren yaratıcı kimliklerinizin tamamalayıcı ve zıt tarafları neler olabilir dersiniz?

Loris Fransız, bu nedenle genellikle markaya ana vatanının zarif beğenisini aşıladığını düşünüyoruz; diğer yandan Simone, İtalya’nın güneyinden cesur renkler, ironi ve markanın kışkırtıcı tavrını getiriyor. Ama tabii SUNNEI ikimizin kişiliğinin toplamından daha fazlası, diğer türlü bakmak aşırı basitleştirmek olurdu. Ofiste Loris’i genellikle tasarım bölümünde, Simone’u ise pazarlama ekibinin yanında bulursunuz ama aslında her önemli karar birlikte alınır. 

SUNNEI dediğinizde akla “yeni Milano” geliyor. Şehir markanızın kimliğine nasıl etki etti ve onu geleneksel moda sahnesinden ayıran nedir?

Milano’nun yerlilerinden olmasak da şehir bizi kucak açarak kabul etti ve biz de ona çok bağlandık. Tam da bu yüzden, yaptığımız işle onu onurlandırmak istiyoruz. Örneğin Milano’nun kenar mahallelerinden birinde bir kentsel yenileme projesi gerçekleştirdik ve sonunda SS20 defilemiz için bölgeyi tamamen beyaza boyadık. Bugün insanlar orayı “Beyaz Sunnei” olarak biliyor. 

Kökleriniz Milano’da ama düşünce yapınız evrensel-yerel düşünüp global hareket ediyorsunuz. Paylaşım kilter konseptine yaklaşımınız nedir? Size ilham veren başka kilter veya şehirler var mı?

Uzun bir süre insanlar SUNNEI’in bir Kore ya da Japon markası olduğunu düşündüler çünkü bir İtalyan markasından böyle bir estetik beklemiyorlardı. Demek istediğim, sınırlar bizim için hep biraz bulanık oldu. Biz sadece dürtülerimizi takip ediyoruz. İlhamımız, tek bir yere bağlı olmaktan ziyade evrensel bir bakış açısını benimsemeye yönelik. 

Tasarımlarınız geleneksel modaya meydan okuyor. Bir markanın kimliğini oluştururken, özgünlük ve ticari başarı arasındaki dengeyi nasıl tutturuyorsunuz?

Bu bileşim bizim doğalımız. Sınırları zorluyoruz ama aynı zamanda kullanışlılığı ve çok yönlülüğü hedefliyoruz. Topluluğumuz ayırt edici özelliklere ve kaliteye değer atfediyor ve denge burada en önemli unsur. 

İşlerinizin tasarım yaklaşımında, kullanışlılığa yönelik, gözle görülür bir ayrışma bulunuyor. Sizce bu durum tasarım sürecinizi nasıl şekillendirdi ve yarattığınız giysilerde kendini nasıl gösterdi?

Tasarladığımız parçaların her bir detayı bir amaca hizmet ediyor. Sürecimiz genellikle dönüp arşivimize bakarak ve “Bunu bugün nasıl yapardık?” diye sorarak başlıyor. Her zaman kalite ve işlevselliğin yeni seviyelerine ulaşmaya çalıştığımız, daimi bir sorgulama ve geliştirme yolculuğu bu.

“Kendimizi her zaman ciddiye almamaya inanıyoruz, bu yüzden ‘modadan nefret ediyorum’ baskılı tişörtler veya seks oyuncakları şeklinde yüksek kaliteli Murano cam objeler bulabilirsiniz.”

Moda dünyasında bireysel özgünlük genellikle trendlere meydan okumayı gerektirir. Trendlerin ötesine geçip kendi estetiğini yaratırken, SUNNEI nasıl bir yaratıcı süreç izliyor?

En önemlisi, çevremizde olup bitenlere dikkatimizi kaptırmadan gitmek istediğimiz yöne odaklanmak. Trendleri takip etmek tehlikeli bir oyun ve biz bunun tam tersini yapıyoruz: Parçalarımızın topluluğumuza, hayatlarının geniş bir kesiminde eşlik edebilmesi için zamansız gardıroplar oluşturmayı hedefliyoruz. Kaliteye öncelik vermemizin bir nedeni de bu. 

Trendlere ve zamana karşı bu yarışta, yaratıcı tıkanıklıkla nasıl başa çıkıyorsunuz?

Hâlihazırda var olan parçaları yeniden tasarlayarak başlamamız bu konuda yardımcı oluyor. SUNNEI’in her yeni sezonda sistem güncellemesi yapılan bir iPhone gibi olduğunu hep söyleriz: Aynı ama daha iyi. Defile ve içeriklere baktığımızda ise hiç fikir eksikliği çekmiyoruz, sadece biri yerine diğerini seçmek için doğru zamanı saptamaya çalışıyoruz.  

Özellikle yeni nesil tasarımcılar konusunda, sizce moda dünyasının daha çok neye ihtiyacı var?

Sınırsız düşünce özgürlüğü. İnsanlar önceden tanımlanmış normlar yerine sadece içgüdülerini takip etselerdi daha ilginç şeyler ortaya çıkardı.

İşlerinizde genellikle mizah ve ironi öne çıkıyor. Erişilebilirlik ve kendi tarzınızı korumak arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

Geleneklerle oynamayı seviyoruz ve kendimizi her zaman çok da ciddiye almıyoruz. Bu yüzden koleksiyonumuzda “Modadan nefret ediyorum” baskılı tişörtler ya da seks oyuncaklarına benzeyen özel Murano camı objeler bulabiliyorsunuz. Kendimizi fazla ciddiye almamaya inanıyoruz. 

SUNNEI cesur bir karaktere sahip. Bu durumun yansımalarını yaratıcı kararlarda, özellikle alışılmışın çok dışında bir kadroyla gerçekleştirilen 10. yıl defilesinde görüyoruz. Sizi bu kararları vermeye iten nedir? Sınırları yıkmak mı istiyorsunuz yoksa onlara hiç inanıyor musunuz?

Muhtemelen son varsayımınız en doğrusu: Biz sınırlara inanmıyoruz ya da daha basit söylemek gerekirse, onlarla ilgilenmiyoruz. Sanki sadece “farklı olmak” ya da “sistemi sabote etmek” amacıyla bir şeyler yapıyormuşuz gibi, bizi genellikle kışkırtıcı bulunuyorlar. Gerçekteyse hedefimiz hiçbir zaman yıkıcılık olmadı; yerleşik kuralları uygulamadığınız zaman olan şey bu sadece. Defilelerimize gelince, pek çok ziyaretçimiz, mekana ulaştığında bu sezon ne yapmış olabilleceğimizi merak ettiğini ve sunumlarımızda aktif bir rol oynamaktan duyduğu memnuniyeti anlatıyor. Biliyoruz ki katılımcıların çoğu tek bir gün içinde onlarca defile görüyor. Akılda kalabilmek için onlarda gerçekten karşılığı olan bir şey yapmamız çok önemli.

SUNNEI markası ve hedef kitlesi arasındaki bağ, bireysel hikayeleri ve stilleri nasıl besliyor? Parçalarınızı giyen kişilerin kendilerini özgün bir şekilde ifade edebilmesi sizin için neden bu kadar önemli?

Estetiğimizdeki tutarlılık sayesinde, topluluğumuzun farklı SUNNEI koleksiyonlarından parçaları uyum içinde kombinleyebilmesi düşüncesi hoşumuza gidiyor. Bütün bunlar zamansız gardırop konseptine dayanıyor. 

SUNNEI’in estetik anlayışı, giyenin bireyselliğini ifade etmesini nasıl mümkün kılıyor? Tasarımlarınızın insanlara, kendilerini farklı şekillerde ifade etme gücü verdiğini düşünüyor musunuz?

Kesinlikle. Müşterilere daha fazla seçenek sunmak adına çift yüzlü ve kişiselleştirilebilir parçalarımız bulunuyor. Örneğin, “İstediğini Yap” koleksiyonu çeşitli renk ve ölçülerde bir dizi tişört içeriyor ve ütüyle basılan SUNNEI logolarıyla geliyor. Baskıları nereye uygulayacağınıza ya da basıp basmayacağınıza siz karar veriyorsunuz.

Author: Birce Naz Köş

RELATED POSTS