Murat Palta: Aslında başta tez için düşündüğüm bir şey değildi. Başta Star Wars’lu olan çalışmayı keyif için yapmıştım. Hazırladıktan sonra behance.net’e koydum ve her şey bir gecede oldu.
Murat Palta: Ertesi gün bilgisayarı açtığımda gelen kutusu mesajlarla dolup taşıyordu. Röportaj yapmak isteyenler, sitelerinde işlerimi yayınlamak isteyenler… Tepkinin bu boyutta olacağını tahmin etmezdim. Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra da tez projesi olarak buna benzer bir iş sundum.
Murat Palta: Bana göre problemlerden biri, geleneksel sanatlarla uğraşan insanların yeniliğe açık olmamalarıydı. Osmanlı’da gördüğümüz minyatür sanatında neredeyse hiçbir şey denenmemiş. Ben bunun kırılması gerektiğini düşündüm ve bir illüstratör gözüyle yaklaşmak istedim; çünkü illüstrasyon dünyasında durum tam tersi. Tarz olarak ne talepteyse o yönde bir üretim oluyor. Yani imza tarzında yapılan çok fazla iş yok, en azından Türkiye’de. Ayrıca minyatür ve illüstrasyon arasında çok fazla kesişen nokta var. Mesela minyatür Osmanlı’da başlarda tasvir olarak tanımlanıyormuş. Tasvir dediğimiz şey de zaten tanımlama, resmetme, bir nevi illüstrasyonun ta kendisi. Kullanım alanlarındaki bu benzerlikten de faydalanmak istedim.
Murat Palta: O şekilde düşünmedim aslında ama o filmleri seçmemin nedenleri vardı tabii. Her şeyden önce hepsi çok sevdiğim filmler. Ayrıca insanların bildiği filmler olması önemliydi ki uzaktan klasik gibi görünen minyatürlere baktıklarında “Aa bu o filmi anlatıyor!” diyebilsin. Ama farkında olmadan senin dediğini de yapmış oldum galiba. (Gülüyor)
Murat Palta: Önce kağıtlara karakterleri ve desenleri çiziyorum. Bunları taratıp dijitale aktarıyorum ve daha sonra dijitalde kirletme, eskitme gibi tekniklerle o yıpranmışlık hissini vermeye çalışıyorum. Kağıtla dijitali birleştirmem de aslında gelenekselle moderni aynı tabana oturtmak istememin sonucu oldu.
Murat Palta: Bu sıra güncel olaylarla ilgili çalışmak istiyorum. Bunun minyatürdeki hikaye anlatıcılığıyla da bağlantılarını gördüm ama günceli anlatırken biraz dikkatli olmak gerekiyor. Güzel bir dil yakalayamazsanız sırf anlatmış olmak için yapmışsınız gibi görünür.
Murat Palta: Tarihe zaten ilgim vardı, üzerine Osmanlı minyatürlerine illüstratör gözüyle bakmak daha da ilgimi çekti. Oradaki karakterler, anlatılan hikaye…
Murat Palta: Maalesef Türkiye’de Metin And’ın kitapları dışında neredeyse hiç görsel kaynak yok. Devletin elinde olan özel yazmalara da her isteyen gidip bakamıyor. Ben de daha çok yurt dışı kaynaklarından yararlandım.
Murat Palta: Evet, mesela erotik sahnelerin resmedildiği çok fazla minyatür var. Tarihte ilerledikçe insanlar daha açık görüşlü hale gelir gibi bir algı var kafamızda ama aslında hiç de öyle değil. Mesela Osmanlı’da bir dönem açık saçık sahneler resmetmek kabul edilirken bir sonraki padişahın döneminde bunların üzeri karalanıyor, sansürleniyor. Bu durumun hiç araştırılmaması da ilginç.
Murat Palta: Minyatürleri Levni tarafından hazırlanan Surname-i Vehbi. Dönemin padişahı III. Ahmet, şehzadelerle şehirdeki öksüz ve yetimleri sünnet ettiriyor ve 40 gün, 40 gecelik bir şenlik düzenliyor. Kitap da bu şenlikleri konu alıyor. Onun dışında orijinallik ve yaratıcılık açısından Mehmed Siyah Kalem kesinlikle bir numaradır benim için. Onun hem içerik hem de tarz olarak klasik minyatürün dışına çıkması beni cezbediyor.
Murat Palta: Hepsine var. Kaligrafisinden tut tezhip sanatına kadar hepsine ilgi duyuyorum ve bunları çalışmalarımda kullanabilmek için deneyler yapıyorum. Mesela geçen yıl Contemporary Istanbul’da üzerinde The Alien’ı resmettiğim el yapımı bir halı sergilemiştim. O halıyı Uşaklı kadınlar dokumuştu.
Murat Palta: Evet evet… “Bu ne böyle ejderha mı?” diye sordular. (Gülüyor)
Murat Palta: Mine Küçük ve Huma Kabakcı’nın küratörlüğünde Anna Laudel Contemporary’de gerçekleşecek olan “Past Meets Present” isimli karma sergide işlerim yer alacak. Sergi 7 Eylül – 13 Ekim tarihleri arasında açık olacak. Şu an onun hazırlığı içindeyim.
Murat Palta: Tarih kitaplarında gördüğüm minyatürlerde karakterlerin ifadesiz ve durgun olması bana hep komik gelirdi. Mesela adamın kafası kesiliyor ama suratında en ufak bir ifade yok. O tarzı güncel filmlere uygulayınca insanlar da o komik tuhaflığı fark ediyor.
Murat Palta: “Hepsi çocuğum gibi” klişesine girmek istemiyorum ama bir yandan da hepsi çok keyifliydi gerçekten. Ama yaparken en çok güldüklerim Dünyayı Kurtaran Adam ve Tarkan oldu sanırım. 80’lerde çekilmiş “B-movie” tarzı filmleri acayip seviyorum. Ben çalışırken sürekli arka planda o filmler döner.
Murat Palta: Her zaman “Dur ben bunu minyatür yapayım,” diye bakmıyorum filmlere. Fakat son zamanlarda birkaç şey var aklımda, eylüldeki sergide birini göreceksiniz.
Murat Palta: Çok istediğim şeylerden biri kendi yazdığım bir hikayeyi işlerimle anlatmak. Kitap şeklinde olması var aklımda. Ama bunun için epey zaman gerek.
Murat Palta: Anlatmak istediğimi anlattım ama tabii ki iş burada bitmiyor. Bu sefer “Daha iyi ne yapabilirim?” gibi bir baskı oluşuyor. Sürekli aynı şeyi yapan biri olmak istemem. Ama bazı şeyler için de acele etmemek gerektiğini anladım.