Elif Taşel’in hikayesi, ilkokulda çekilmiş mavi üniforma üzerine giydiği el yapımı kırmızı bir pelerin ve Fransız bereli fotoğrafından aldığı ilhamla başlamış. Tête bleue ile yaratmaya çalıştığı dünya da aslında o fotoğrafın bir özeti niteliğinde. Hem sıradanlığa kafa tutan hem de sanata, el işçiliğine ve özgürce kendini ifade etmeye değer veren bir dünyayı temsil ediyor tête bleue.
tête bleue’nün imza parçaları da aslında bu anlayış ile ilerliyor, klasik modellerin eğlenceli ve ‘unique’ birer yorumu.
Markayı kurma amaçları arasında kreatif işlerle uğraşan insanları bir araya getirme fikri ile hareket etmiş Elif, bu nedenle birliktelik ve yaratıcılığı da simgeliyor tête bleue. Yaratıcı kişilerle yapılan ortaklıkların da ötesinde, beklenmedik ilham ve iş birliklerine açık bir ortam oluşturarak, tête bleue’nun bu yolda hep hayal ettiği bir yere evrildiğini de belirtiyor.
Genellikle dolabında hep uzun süre giyebileceği klasik parçalar bulundurmayı seçen ve bu parçaları aksesuarlar ile eğlenceli hale getiren Elif, tête bleue’nun imza parçalarında da aslında bu anlayış ile ilerliyor. Klasik modellerin eğlenceli ve unique bir yorumu olarak nitelendirdiği tasarımlarında; renk, doku, desen ve eğlence kavramları onun olmazsa olmazları.
tête bleue’yü sadece bir marka olarak görmüyorum. Yaşayan, deneyimleyen, zevkleri olan, kusurları ve güzellikleriyle bizler gibi eşsiz biri olarak tanımlıyorum.
Tête bleue’yu bir marka olarak görmekten öte, yaşayan, deneyimleyen, zevkleri olan, kusurları ve güzellikleriyle bizler gibi eşsiz biri olarak tanımlayan Elif, markanın tasarımlarına da yansıyan bu bütünsel anlayışı ise tête bleue’nun ayırt edici yanı olarak görüyor.