Son zamanların en çok konuşulan Türk giyim markasının bu denli popüler olmasındaki sır ne? Otantikliği, renkli desenleri ya da kumaşların kalitesi mi? Çoğumuzun farklı cevaplayacağı bu soru için şunu söylemek mümkün: Les Benjamins’ten hepimiz kendimizden bir şeyler buluyoruz. Köklerimiz nereye dayanırsa dayansın, iki yakanın birleştiği İstanbul’da iki kutbun beraber, bir sanat eseri niteliğindeki yorumuyla basit bir kumaş parçasında hayat bulması içimizi kıpır kıpır ediyor. İşte bu kıpırtıya şimdilerde bir başkası göz kırpıyor: The Mystic Journey.
Adıyla cuk oturan koleksiyon için Bünyamin Aydın’ın ilham kaynağı ressam Jacques Majorelle olsa da tasarımcı, “Bu koleksiyonun hikayesini ikiye böldüm: ilk bölüm Kasbah halkının resimlerine ayrılmış. Koleksiyonun ikinci kısmı, ikonik Majorelle Garden tasarımından ve mavi hikayesinden ilham alıyor” diyor.” Ayrıca, “Şimdiyi ve burayı unutturacak, yarınlara götürecek mistik bir yolculuğa ihtiyacım varmış gibi hissettim” diye ekliyor. “Majorelle Garden beni her zaman büyüledi ve Marakeş’e daha derinden baktığımda, bu sezon gerçekten oraya göz atma isteği duydum.”
Kaftan ve şalvarlarda görüldüğü gibi geleneksel terzilik kesimlerinden ilham alan parçalar, zamansız giysilere sokak giyimi öğeleriyle birleşiyor. Jarse, cupro ve deri üzerindeki nakışlarda çiçek ve kuş baskıları görülüyor ve her biri geleneksel el yapımı ürünlerden esinlenerek bizleri mistik bir yolculuğa çıkarıyor.
Aynı Marakeş’in bunaltıcı havasında yerlilere ve turistlere iyi gelen ve onları bir nevi serinleten Majorelle Garden gibi, karantina sonrası baharı kutlama niteliğinde bir koleksiyon geliyor. Koleksiyon, Majorelle mavisine adını verilen ressamdan esinlendiğine göre, bu sezon da her sezon olduğu gibi çok renkli bir Les Benjamins göreceğiz. Tam da ihtiyacımız olduğu gibi.