Zamanda yolculuk mümkün ve biz Ali Yağcı ile 90’lara geri dönüyoruz. Ali için doksanlar “çoçukluğu” demek… Sabah uyanıp Kaptan Tsubasa izlemek, sonra arkadaşlarla sokakta ter içinde misket oynamak, akşam Ruhsar seyrederek uyuyakalmak demek. Ama asıl soru; “Anda olmak mı zamana kapılmak mı?” Ali, anda kalmayı seçenlerden. “Ne geçmişin yüklerini ne de geleceğin endişesini taşımadan bu anı yaşamak istiyorum.” diyor.
Sosyalleşmek her dönemde boyut değiştirse de önemli olan duygusunu kaybetmemek. Ali, yaklaşık 10 yaşında, her 90’lar çocuğu gibi MSN ile internet dünyasına adım atmış, günümüzde ise hepimiz gibi sosyal medyanın rüzgarına kapılmaya savrulmamaya çalışıyor.
Cunda yıllarında sıkı takipçisi olduğu dizi ve film setleri onu yüreklendirmiş ve “Ben de bu dünyanın içerisinde olmalıyım.” diyerek, İstanbul’a gelmiş. Yeteneğini mesleğe dönüştürmeyi mümkün kılmış. Çok büyük fedakarlıkları geride bıraktığı o döneme bugün baktığında; “Kolay olan ne zaman heyecan verici oldu ki!” diyor.