Gant ile zamanda yolculuğumuza Seçkin Özdemir katılıyor, onun zamanla yarışmaya hiç niyeti yok. “Zamansız olmak, zamanın etkisini düşünmeden yaşamak.” diyor, ve zamanla olan tüm savaşları bir kenara bırakıyor.
İstanbul’u hiç görmemiş birine, şehri nasıl anlatırdın?
24 saat yaşayan, dinamik , hareketli, temposu bitmeyen bir şehir. Birçok yüzü var İstanbul’un. Underground’u, getto’su, şehir hayatı, lüks yaşamı her şey var. O yüzden umut veren bi şehir. İstanbul, vazgeçmesi zor bir sevgili gibi.
Anda olmak mı zamana kapılmak mı?
Anda olmak. Başarabildiğim kadar. İstanbul bu bakımdan zor bi şehir. Trafiğin yarattığı stres, gürültüsü, kalabalığı, ayakta kalma mücadelesi…
Zamana meydan okumak senin için neyi ifade ediyor?
Zamana meydan okumak, zamansız olmak; zamanın etkisini düşünmeden yaşamak. Onunla savaşmayı bırakmak demek.
Üretmek senin için neyi ifade ediyor?
Üretmek varolmak. Ne kadar şey üretebiliyorsak, ne kadar şey üretilmesine katkımız oluyorsa o kadar varız bu hayatta.
Oyunculuk hikayen nasıl başladı?
Beyoğlu’nda Old City Comedy Club’da başladı. Tiyatroyla yani. Sorasında evrildi gelişti bugünlere kadar ulaştı.
Özgün olmayı nasıl tanımlarsın?
Kendin olmak. Kendi bakış açını yansıtmak.