Önce temellerinden başlayalım. Tuğberk’in portresini sözlerle nasıl çizebiliriz? Sanatla bu portrenin içinde nasıl bir alanda yer alıyor?
Tuğberk: Beni sus işareti yapan bir hemşire gibi hayal edebiliriz. Ama daha fazla detay isterseniz sokak kültürü, argo, toplumsal ilişkiler ve oluşumlar üzerine iş yapan bir sanatçıyım.
Sanatını işleme ve sunma şeklinde, geleneksel yöntemlere meydan okuyup hatta popüler kültür göndermeleri de yapan alaycı, eforsuz ve radikal bir anlatı okuyoruz. Bu kavramların ve tavrın senin üzerindeki yansımaları nelerdir?
Tuğberk: Delik deşik. Bir yandan da şık ve şüphesiz hissediyorum.
İşlerini daha önce hiç görmemiş birisine sanatını nasıl anlatırsın? Gerçek ve sürreal olan arasında sörf yapmak doğru bir tanım olur mu?
Tuğberk: Öyle romantik çabalarım yok. Kurşun geçirmez camı çok kullandım, üstüme gelen mermilerin rüzgarıyla hayatı deneyimledim.
“Baby Mafia” sergisinin tematik yaklaşımını bize anlatır mısın?
Tuğberk: Gündelik hayatta rastlayabileceğiniz objelerin burada işlevlerini tamamen kaybedip bambaşka bir görev üstlendiğini göreceksiniz. Yadırgayarak deneyimleyeceğiniz bu alanda olan bitenler sizi yabancılaştıracak, düşündürecek. Sergim; bireyin topluluk ve kurumlarda var olabilmek için fikir ve davranışlarını nasıl değiştirdiğini, bu değişim sürecinin sonunda da kendine de yabancılaşmasını anlatmaya teşebbüs ediyor.
En çok hangi tür çalışmalara yöneliyorsunuz?
Tuğberk: Görsel algıyı tatmin etmek gibi bir gayreti olmayan, ilişkisel bağlamda yavaş işlere yöneliyorum. Burada yavaştan kastım, işin üretiminin de tüketiminin de sadece teşhirle kısıtlı olmadığı bir sanat pratiğinden bahsediyorum. Bir çalışma görüntüsünün dışında işaret edebildiği ihtimaller kadar niteliklidir.
Kurşun geçirmez camlar ve mermi kovanları gibi distopik sayılabilecek materyaller ile çalıştığını görüyoruz. Materyal senin için sadece bir araç mı yoksa ifadenin bir parçası olarak mı eserlerinde karşımıza çıkıyor?
Tuğberk: Her akşam 19:00’da izlediğim haber bültenlerinden etkilendiğim söylenebilir. O yüzden, bu kadar şiddetin olduğu yerde, yani bu devirde, resim böyle yapılır diyorum. Aslında kullandığım malzemeler bir seyahat acentesi ve ben fikrimin biletini oradan kesiyorum.
Son zamanlarda ilgini çeken, ilham bulduğun ne var?
Tuğberk: Sen ve ben…
Asgard işinde eserin sürecine performatif olarak dahil olduğun bir alan gözümüze çarpıyor. Kendini işlerinde bir süje olarak mı görüyorsun yoksa uygulayıcı kimliğin mi ön plana çıkıyor?
Tuğberk: Hepimizin birçok kimlik stratejisi var; bu kimliklerden hangisinin bu soruya cevap vereceğine karar veremedim. Bu konu hakkında konuşmam çok doğru değil. “Messi mi? Ronaldo mu?” gibi bir soru bu aslında.
Kendinle baş başa kaldığın zamanlarda, seni yenileyen ve kafanı toparlayan bir rutinin var mı?
Tuğberk: Benim tam adım Nuri Tuğberk Selçuk. Gün içinde Nuri çekiyor sandalyemi, Tuğberk oturuyor. En sevdiğim rutinim bu.
İşlerinde çocukluk heyecanı, anılar ve merak gibi başlıkların izleri oldukça belirgin. Kendine ve anılarına ait unsurları işlerine ne kadar dahil ediyorsun?
Tuğberk: Daha önce bir röportajda bu yapıldı mı bilemiyorum ama isteyene adresimi paylaşırım oradan çocukluğumla mektuplaşabilirsiniz.
Bir sanatçı olarak başkaldırı senin için nasıl tanımlanır? Bu kavramla ilişkin nasıl?
Dut gibi, bulut gibi,
Kovulmuş ve lût gibi.
Geçmişime kargayım
Bir başkayım, bu akşam.
Transforme, deforme,
Marjinal ve enterne.
Geçmişime kargayım
Bir başkayım, bu akşam.
Testosteron bazında,
Altı duble sonunda,
Derdime deva buldum.
Hipokrat oldum bu akşam.
Pişşt barmen!
Sen de bizdensin.
Karlı kayın ormanında
Bisiklete binersin.
Başkaldırıyorum de,
Kaldır başını,
İndir kaşını.
Azgın demokrat.
Geceleri gökyüzünde,
Şairlerin önsözünde,
Sağdan vurup sol gözünde,
Parsa topla benim için.
Kim bulmuş ki kafayı?
Parlamento, başbakan…
Dağıtırım ulan burayı!
Kralı oldum bu akşam.
Krediler kesilmiş.
Zaten ruhum ezilmiş.
Konkordato iade.
İterim ulan hepinizi!
Testosteron bazında, Altı duble sonunda, Derdime deva buldum. Hipokrat oldum bu akşam.
Pişt barmen!
Sen de bizdensin.
Madem rakı içersin,
Neden tespih çekersin?
Başkaldırıyorum de, Kaldır başını, İndir kaşını. Şaşkın teokrat.
Interview by Tunga Yankı Tan