Sevgili Eski Erkek Arkadaşlar, Çapkınlıklar, Tek Gecelik Aşklar, Çalıntı Öpücükler, Gizli Bakışlar, ve anaokulunda ben Lion King’den Nala’yı oynarken Simba olan çocuk;
Ne diyebilirim ki? Paralel yaşamlarımla dolu 26+ yıl içerisinde sizin ‘yokluğunuzu’ hiç bir zaman bundan daha fazla hissetmemiştim. Ve hayır, Sevgililer günü / haftası / ayı olduğu için değil. Eğer hatırlarsanız, beni Sevgililer Günü karşıtı siz yapmıştınız. (Simba dışında, onun hiç bir fikri yoktu. Tek isteği, krallığını kurtarmak ve beni prensesi yapmaktı.) Sonunda bana öğretmek istediğiniz tek bir şey olduğunu anlamaya başladığım için: nasıl yalnız olunur.
Sevgililer Günü aslında ne için biliyor musunuz? Sana sahip olmadığın şeyleri hatırlatmak için değil, tam tersi, sahip olduğun şeyleri hatırlatmak için; tüm yalanlarınla, utancınla, suçunla, ve varlığınla senin hakkında herkesten daha fazla şey bilen koltuğun. Seninle beraber yürüyüp ölecek, çete elemanlarına eş değer derecedeki arkadaş grubun (veya benim durumumda, istenmeyen yaşlarla görüşümü kaybettiğim an itibariyle benle beraber dağılan kişiler). Peri masallarının ve mutlu sonların hala gerçek olduğuna inandığı için bazen daha çok sevdiğin ekibin. Ve çoğunlukla, sadece haklı oldukları için sinirlerini bozan, ailen.
… Peki şimdi ‘’Teşekkürler”e geçelim… Tüm çıktığımız zamanlarda bana kesinlikle hiç bir şey ödetmediğiniz ve benim yoğun ısrarlarımla ödettiğiniz günler için. Bu hızlı çağda güzel kelimeler, uzun bakışlar, rahat sessizlikler, ve günün olaylarını sizinle paylaşmanın heyecanı ile zamanı yavaşlattığınız için. İçinde “bitchez”, “thugz”, “shakin’ their thangz” gibi sözler olan, Thrift Shopping dahil olmak üzere bütün şarkıların teker teker anlamlarını değiştirdiğiniz için. Ayrıca verdiğiniz güç için. (Beyonce’den güçlü bir kadın olmakla ilgili bir şarkı geliyor sanki…) Diğer kadınlarla beraber ne kadar da paylaşımcı kız arkadaşlar olduğumuzu fark etmenin gücü. Beraber harikayız. Şerefe.
Not: Hey Simba, n’aber?