Son dönemde sinema dünyasına kattığı yapımlarla adından övgülerle bahsettiren A24, bu kez de yeni Netflix dizisi ‘Beef’ ile karşımızda. Başrollerini The Walking Dead’den tanıyor olabiliceğiniz Steven Yeun ve stand-up gösterileriyle sağlam bir kitleyi kendine hayran bırakan Ali Wong’un paylaştığı kara komedi dizide git-geli bol olan bir intikam hikayesi izliyoruz. Görsel dünyasıyla son Oscarlardan başarıyla dönen Everything Everywhere All At Once ile aynı evrende geçiyor hissi yaratan dizi, her bölümüyle ‘bu işin içinden nasıl çıkacaklar?’ dedirten bir spirale sokuyor izleyiciyi.
Wong’un karakteri Amy; senelerdir çalışıp markasını büyütmüş bir iş kadını. Los Angeles’da mükemmel kocası ve mükemmel kızıyla, kendi elleriyle tasarladığı mükemmel evinde mükemmel bir hayat sürüyor. Kurduğu markasının milyon dolarlara satılmanın eşiğinde olduğu bu dönemde Amy, dışarıdan ne kadar mükemmel gözükse de, bu hayat döngüsünde mutlu değil. Fakat sonrasında gördüğümüz üzere; büyüdüğü aile yapısının çizdiği sınırlar, Amy’nin mutsuzluğunu en yakınındaki insanlarla bile paylaşmasına engel oluyor.
Danny ise, yine Los Angeles’da yaşayan bir müteahhit. Kendinden neredeyse nefret eden ve hayattaki çabasını saçma bulan kardeşi Paul ile birlikte yaşayan Danny’nin en büyük hayali; kuzeni Isaac’in karıştığı yasadışı işler yüzünden motellerini kaybeden ailesini Amerika’ya geri getirmek. Bölümler ilerledikçe, kendi de dahil olmak üzere herkesin inancını ve güvenini kaybeden Danny’nin kendini bulma ve keşfetme yolculuğuna ortak oluyoruz.
İlk bakışta katıldığı gösterişli partiler, pürüzsüz giden iş hayatı ve sevgi dolu yuvasıyla gördüğümüz Amy ilüzyonu da gitgide kayboluyor. Hatta, Amy’nin yüzünü gerçekten güldüren nadir şeylerden birisi bu intikam senaryosundan aldığı zevk oluyor. Tanıdıkça, sırlarına da şahit olduğumuz karakterler gitgide siyah ve beyazdan uzaklaşarak, kocaman gri bir bölgede buluşuyor. Neredeyse her karakterde bu grileşmeyi görüyoruz; iyi bir iş kadınısındır ama pek de iyi bir anne olmayabilirsin. İyi bir babasındır ama çok da iyi bir eş değilsindir. İyi bir arkadaş olabilirsin ama iyi bir sırdaş değil.
Bir otoparkta tahammülsüz iki insanın yol kavgasıyla başlayan hikaye bir intikamlar silsilesine dönüşüyor. İntikam adına yaptıkları her harekette seyirciyi şaşkınlığa sürükleyen Amy ve Danny, aslında her olayda kendilerinden bir parçaya yenik düşüyor ve kendi bacaklarına sıktıklarını farketmiyor. Dizinin en güzel yanlarından biri; her karakterin hikayesine indikçe karşılaştığımız travmalar ve yıkılan algılar. Geçmişte aldıkları yaraların acısını birbirinden (ve dolaylı olarak kendilerinden) çıkaran ikili çok geçmeden kendilerini geri dönülemez bir karmaşanın içinde buluyor. Her fırsatta birbiriyle yüzleşmek için fırsat kovalayan ikili, diğer yandan kendileriyle ve yarattıkları yıkımla yüzleşmekten ise çekiniyorlar.
Karakterlerin ve olayların çok akıllıca bir akışta ilerlediği dizide, hayatın gerçeklikleri yeri geldiğinde drama, yeri geldiğinde ise komedi unsurlarıyla sağlanmış. Belki de diziyi en izlenebilir yapan şeylerden biri de bu. Hayattan gerçekçi anlarla dolu, aklınızı kurcalayacak, düşündürürken kendinize hakim olamadan güldürecek absürtlükte olan ‘Beef’e bir şans verin.