Zeynep Tosun ile ilgili markası çıktığından beri çözemediğimiz bir şey var; bulaşıcı kahkasından mı, anlatılamayacak sempatikliğinden mi yoksa pozitif enerjisinden midir bilinmez, kıyafetlerinin inanılmaz bir çekim gücü var.Bu bilinmezlikle beraber tabii ki bir de akılda kalan koleksiyonlarında her kadının kusursuz gözükmesi de göz ardı edilemeyecek bir etken…
Millet olarak gece gündüz gösterişli olmayı çok seviyoruz, kadınlar couture’e yakın parçalara çok daha para yatırıyorlar. Gündüz bile rahat ve günlük kıyafetlerin yerine şık parçalar giyiyoruz, dolayısıyla ‘couture’ e yatkınlığımız var.
Özellikle Tükiye’de benim karşılaştığım bir çok insan “Aman kurarım bir şirket, kendi işimin patronu olurum’’ diyor. Ama bence iş kurmak kadar, o işi karlı hale getirmek de çok önemli. sıfıra sıfır bile değil, gerçekten güzel kar getiriyorsa değer bir marka kurup o yükün altına girmeye. Çünkü marka kurmak çok büyük sorumluluklar getiriyor beraberinde. Türkiye tabii ki de şu an hiçbir sektör için iç açıcı değil ama yurtdışına satış yapmak istiyorsanız kesinlikle çok avantajlı.
Evet Türk’ler birbirlerine maalesef ki hiç bir konuda yardım etmeyi ve destek olmayı sevmiyor, bu halkın geneli için geçerli. Kendilerinde olan güvensizlikten kaynaklanıyor bu. Fakat yeni nesil tasarımcılar olarak birbirimize çok destek olduğumuzu düşünüyorum. Herkesle anlaşamazsınız ama çok yakın arkadaslarım var bu camiadan ve her zaman birbirimizle pozitif etkileşim içindeyiz.
Ben değişken bir insanım ve hep ilerlediğim yol aynı olmuyor. İlham süreçlerime baktığınız zaman kesinlikle karakterimdeki değişimi de yakından anlayabilirsiniz. Önce bir hikaye ya da bir obje, olay bulup onun üzerinden ilerliyorum. Çevremdeki her şeyden ilham alabiliyorum; yolda yürüyen bir kadın, bir film, kitap, resim, ayakkabı, boğaz, bir koku, herhangi bir şey olabilir. Önemli olan o şeyin bende yarattığı duygular ve o duyguların beni ne kadar ileri götürebildiği.
Özellikle Tükiye’de benim karşılaştığım bir çok insan ‘Aman kurarım bir şirket, kendi işimin patronu olurum’ diyor. Ama bence iş kurmak kadar, o işi karlı hale getirmek de çok önemli.
Kesinlikle mağazacılık bilgileri.
İstanbul olarak sınırlandırmayalım. Son koleksiyonumda da görüleceği gibi ülkemizin dokusu, kültürü, yaşam şeklimiz, değerlerimiz var. Bunları hissedip giyilebilir forma sokmak bu düşünce ve değerleri çok heyecan verici.
Yeni yerler keşfedip seyahat etmeye çalışıyorum vakit buldukça, çünkü beni seyahat edip yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak, yeni birşeyler yemek, yeni bir müzik keşfetmek kadar besleyen bir şey yok.
Ben kendim zaten etnik bir tipim, senelerdir çok fazla birikimim vardı bu konuda ve artık çok daha özel birşey yapmaya gelişen kişiliğimle kendimi buldukça bunu koleksiyonlarıma daha da yansıtmaya karar verdim. Zaten koleksiyonlarım bizim kendi kültürümüzü yansıttığı için ve hepimiz bu kültürle
aslında bir şekilde büyüdüğümüz için, hepimizin olduğu gibi benim de hayatımda olan şeyler var. Özellikle Sonbahar – Kış 2016 / 2017 koleksiyonumda kullandığım tel kırmalarla motifler ve motiflerin anlamları kültürümüzün en önemli simgelerinden.
Büyürken annemin teyzemin ve ananemin etkisinde büyüdüm. Teyzemin kostümleri, annemin iş yerinde bu kadar vakit geçirmiş olmam (aynı zamanda çok iyi bir stilist), anneannemin sandıkları, eski kıyafetleri… Mesela annemler gece çıkarken onların hazırlık süreçlerine şahit olurdum, hep onları izlerdim neyle ne giyiyorlar, ne takıyorlar diye. E bunları küçük yaştan itibaren görünce insanın iliklerine kadar işliyor.
1 günde binlerce e-mail
İnanamazsınız 1 günde yüzlerce … mesaj.
Haftada kendine ayırdığın malesef 2-3 saat.
Bir günde Couture bir elbise için yapılan eskiz 10.
Gerçek dostum diyebileceğin 10-12 kişi.
Günde Instagram’a 3 bakma seansı.
Sabah kalkış saati 8.
Fotoğraf: Fora Norman