ziplock pigeon

UnframedJanuary 4, 2025
ziplock pigeon

Her şey, her an başka bir şeye dönüşebilir; bu sadece bir tesadüf meselesi. Nasıl tanıştığımız, nerede yaşadığımız, ne hissettiğimiz bile—kasıtlı bir rastlantısallıkla, zamanın akışında sürükleniyoruz. Hiç görülmeyenin çağrısını, algının sınırındaki o baştan çıkarıcı çekimi hissettiniz mi? Stefan Visan tam da o açıklarda yaşıyor. 

Stefan’ın sanatsal süreci, hem içgüdüsel hem de dur durak bilmeyen bir arayış. Stüdyosundaki nesneler, sanki kaderin görünmez ipleriyle birbirine bağlanıyormuş gibi tesadüfen bir araya geliyor ve plansız bağlar kuruyor. Şimdiye ve buraya kendini kaptırarak sınırsız bir merak evreni yaratıyor. Bu beyaz kutunun içinde, mühim olan tek şey karşılaşmalar. Stefan, eksik parçaları bulmak için kendi içine bakıyor: “Hepsi burada ve bu anda olmaya dair–bir odada, kırmızı ışık altında, kahve, sigara ve müzikle… Kendimle baş başa kalmaya dair” diye anlatıyor. İtiraf edilecek çok şey, keşfedilecek daha da fazlası var… At gözlüklerinizi çıkarmaya hazır mısınız?

YANKI Çakan ilk kıvılcımdan aldığı son biçime kadar yaratıcı anaforunda bize rehberlik eder misin?

İlk kıvılcım günün her anında, farklı şekillerde çakabilir. Ancak çoğu zaman stüdyomda nesneleri incelerken oluyor – buna “oynarken” de diyebiliriz. Çocukken kendime ait bir dünyam vardı. Nesneleri, doğayı, insanları incelerdim. Evde bulduğum bütün saatleri söküp mekanizmalarını incelerdim, bu nedenle uzun süre bir mücevherci ya da saatçi olacağımı düşündüm. Sonunda bir oda dolusu çizimim oldu ve sanat dersleri almaya başladım. İlk tutkum resimdi ama resim yapmak için yeterli kaynağım olmayınca kendimi ifade etmek için başka yollar aramaya başladım.

İlk kıvılcımın ardından sürecim bolca inceleme, tekrar ve hüsran içeriyor – üstelik bazen tek bir kare için. Her gün stüdyoda geçirdiğim 6 saat dışında, uyurken bile aklıma bir şey gelebilir ve bir fikirle uyanabilirim. Sanki rüyamda görmüşüm gibi. Bazen de çevremde veya dünyada olup bitenlerle tetikleniyor. Çok düşünüyorum… Bu sürekli yaptığım bir alıştırma ve bazen başarması imkansız olsa bile hiçbir fikirden vazgeçmiyorum. 

YANKI Bazıları için ilham biraz çekingendir; senin dünyanda nerede saklanıyor? Kavramla nasıl bir ilişkin var?

Benim dünyamda her yer ve her şey bir ilham kaynağı olabilir. Bazen beni bile şaşırtan fikirler çıkıyor, onları nasıl hayata geçirdiğimi bilemiyorum. Birden fazla konseptimle ilişkim derin bağlar içeriyor ve onlara çok değer veriyorum.

YANKI Sıra dışı pek çok fikir üzerinde çalışman nedeniyle hiç yaratıcılık tıkanmaları yaşadığın oluyor mu? Nasıl üstesinden geliyorsun? 

Of, hem de pek çok kez! Bazen kendi kendime “Bu kadarmış, daha fazla fikir yok” diye düşünüyorum. Buna tam olarak nasıl yaklaşmam gerektiğini de bilmiyorum… Stüdyoya girip tek başıma saatler geçiriyorum ve sonunda hiçbir işi gerçekleştirmeden çıktığımda büyük hayal kırıklığı yaşıyorum. Bazen stüdyoya kapanıp kendi kendime uzun saatler geçiriyorum ve ortaya tamamlanmış bir iş çıkmıyor. Çok sinir bozucu. Ama doğada zaman geçirmenin iyi geldiğini fark ettim, düşünmek ve enerjimi yenilemek için en sevdiğim yere gidiyorum. Sonra en nesneleri, doğayı, insanları inceleyerek baştan başlıyorum—bu arada kilometrelerce yürüyorum. 

YANKI Sanatsal yönelimin ne kadar dürtüsel?

Nesneler arasındaki bağlantıyı dürtüsel bir şekilde kuruyorum, bazı işler kendiliğinden ortaya çıkıyor. Stüdyomda objeler tesadüfen bir araya geliyor. Mesela bazı nesneler uzun süre yan yana durur, sonra onlara gözümün kaydığı bir anda tam olarak nasıl ilişkilendiklerini fark ederim. 

YANKI Sana en son ne ilham verdi? Nesini harika buldun?

Eşim, Alexandra. Uzun süredir aynı şeyin kavgasını veriyoruz. Düştüğüm zaman beni kaldırıp devam etmemi sağlayan o. Ayrıca bazı işlerime “berbat” dediğimde de bana karşı çıkıyor. Birlikte sürdüreceğimiz bir dizi çalışmam var. Onunla ilgili harika bulduğum şey, gücü – düzenli bir işe girmeyelim diye her ikimizin ailesine karşı büyük mücadele veriyor. Bir sanatçı olarak bana her zaman duygusal destek verdi ve çok zorlandığımız zamanlarda bile vazgeçmeme izin vermedi. 

YANKI Düzeni bozmanın, sanatçıların görevi olduğuna inanıyor musun? Üretirken yaratıcı yıkımı hedefliyor musun yoksa bu, yaptığın işin doğal bir sonucu mu?

Hiç öyle değil. Bir şeyi yıkmaya çalışmıyorum. Bazı işlerime gelen yorum ve mesajlardan anladığım kadarıyla bu oluyor ama hiçbir zaman kasıtlı değil. Bir marka için iş çıkardığımda bile bazen sonuç çok yıkıcı bulunduğu için geri gönderip yeniden yapmamı isteyebiliyorlar. Görüyorum ki bazen bunun üzerinde hiçbir kontrolüm olmuyor, işin o yönde ilerlediğini fark etmiyorum bile. 

Benim dünyamda her yer ve her şey bir ilham kaynağı olabilir. Bazen beni bile şaşırtan fikirler çıkıyor, onları nasıl hayata geçirdiğimi bilemiyorum.

-Stefan Visan

YANKI Bir keresinde “Bütün işlerim el yapımı, dijital hiçbir şey yok” demiştin. Sanatın fiziksel beklenmedikliklerin dijital gölgelerini yansıtarak Platonik metaforlar mı aktarıyor yoksa yaptığın şey burada ve bu anda olgusunun ham özünü yakalamaya çalışmak mı?

Çalışmalarımın dijital olduğuna dair bir kafa karışıklığı söz konusuydu, hatta beni “dijitalin ustası” addeden mesaj ve yorumlar aldım. Ama bence hepsi burada ve bu anda olmaya dair – bir odada, kırmızı ışık altında, kahve, sigara ve müzikle… Kendimle baş başa kalmaya dair.

YANKI Sosyal medya hesabın bir anlamda kendi sanat galerin gibi – bir sergi alanı. Mecranın modern bir kanvas görevi görmesini nasıl yorumluyorsun? Sence doğasındaki geçicilik sanatsal itibarı zedeliyor mu?

Bu durum bir sanatçının eserinin halk nezdinde geçerlilik kazanmasıyla ilgili bir durum ve bu geçerlilik çok çabuk kazanılıyor. Anında geri bildirim bağımlılık yaratabilir ama mevzu etkileşim ya da beğeni peşinde koşmak değil. Eğer bir sanatçı olarak bu metriklere takılıp kalmazsan sosyal medya son derece etkili bir sergi alanı olabilir. Bana mutluluk veren şey, sanatımın, dünyanın farklı ülke ve kültürlerinden insanlarda karşılık bulabilmesi – böyle bir şeyi fiziksel bir galeride başarmak daha zor.

YANKI Duygu durumun malzeme seçimlerini nasıl etkiliyor? Bütün bu süreç tamamlanmış işe nasıl yansıyor?

Duygu durumumun yansımaları, işlerimde derinden hissediliyor. Gül, yaprak, tüy ve benzeri malzemeleri seçerken bana rehberlik ediyor. Her materyal, fikrin ardındaki duygularla şekillenerek hikayenin bir parçası oluyor ve bu bağ, tamamlanmış işe aktarılıyor. 

Birkaç yıl önce sokakta, güller arasında, yaralanmış bir güvercin buldum. Onu eve götürdüm, bakımını yaptım, yarasını sardım. Yaralanması nedeniyle artık uçamadığı için güvercin üç yıl stüdyomda kaldı. Bu deneyim, işlerimden birinin ilham kaynağı oldu: kablo bağıyla bağlanmış bir gül. O anın, şefkat, kırılganlık ve direnci tek bir yapıtta bir araya getiren bir yansıması.

YANKI Bir de hikayeyi tersine çevirelim. Yeniden kullandığın malzemeler yapıta kendi hikayelerini mi taşıyor yoksa yeni bir sayfa mı açıyor?

Malzemesine bağlı. Mumlar ya da her seferinde kirlettiğim için bir daha kullanamadığım beyaz eldivenler gibi malzemeler yeni bir sayfa açıyor. Ama diğerleri kendi hikayeleriyle geliyor, sahip olduğu tarihçeyi tamamlanmış işin bir parçası haline getiriyor. 

YANKI Kendinle ilgili bir itiraf?

38 yaşındayım ve sürücü belgem yok. Çok yürüyorum ve bisiklet sürüyorum. 

YANKI What excites you that is in the horizon?

STEFAN I feel that, through my work, I’ll soon be able to buy my own house and have a bigger studio.

From Based Istanbul N°44 – Confessions Issue. “World is basically a “dynamic” mess of jiggling things. You need to confess your messy parts first.” Buy your copy now!

Stefan Visan In conversation with Tunga Yankı Tan

Author: Based Istanbul

RELATED POSTS