An Illuminated Realm with Tupac Martir

Arts & CultureJune 6, 2023
An Illuminated Realm with Tupac Martir

Heyecan dolu bir sahne perdeleri aralanırken, ışığın ustası ve yaratıcısı olan bir isim belirir: Tupac Martir. Sanatın sınırlarını zorlayan, olağanüstü bir görsel ve işitsel deneyim sunan bir deha. İfade gücünü teknoloji ve analog sanatın ustalıkla birleştiği bir ortamda buluşturan vizyonerle bir araya geliyoruz. Tupac Martir’in ışık dolu dünyasına adım atın..

Bize geçmişinizden ve teknoloji ile sanatın kesişimine nasıl ilgi duyduğunuzdan bahsedebilir misiniz?

Tupac Martir: Ben Meksikalıyım. Babam yerli, bu yüzden işimde her zaman yerli bir unsuru sürdürmek vardı ve ben bir nerd bir öğrenciyim. 46 yaşındayım. Ama kodlamaya altı yaşında başladım. Kodlamanın olmadığı zamanlardı. Asla fakir olduğumuzu söylemeyeceğim çünkü değildim. Annem beni çok severdi. Finansal olarak zorlanıyorduk ve bu yüzden altı yaşındayken para kazanmak için cumartesi ve pazar günleri marketlere giderdim, böylece bana kodlamayı öğretecek dergileri satın alıyordum. Defterlerime kod yazardım; daha sonra onları bilgisayarda kontrol ederdim. Bunun dışında, her çocuk gibi, hayali bir arkadaşım oldu. Adı Bobby, diğer arkadaşım ise teknolojiydi. Teknoloji ile çok güzel bir dostluğum var. Her zaman teknolojinin bir destekçiden ziyade bir karakter olmasından bahsediyorum. Bana göre, kullandığınız grafik istatistikler, motor, yazılım, kullandığınız işletim sistemi, inşa ettiğiniz karakter üzerinde bilinçli bir karar gibidir. Tıpkı bir aktörün arka planının ne olduğuna karar vermeye başlaması gibidir. Benim için teknoloji tam olarak budur. Parçalarımı oluştururken, grafik tasarımı, motoru, yazılımı ve işletim sistemini karakteri inşa etmede bilinçli kararlarmışçasına dikkatlice ele alıyorum. Teknoloji asla öncü olmak için tasarlanmamıştır; bunun yerine, her zaman yardım eden bir ortak gibi olmalı Ben çok insan merkezli bir insanım, parçalarım insanlar tarafından yönlendirilme eğilimindedir. Teknolojinin; ikincil karakteri ile insanları desteklemedeki rolü arasındaki bu dengeleme eylemi, yaratıcı sürecimi yönlendiriyor.

Şu anda yaratıcı endüstriler için teknolojideki en heyecan verici veya umut verici gelişmeler olarak neyi görüyorsunuz?

Tupac Martir: Bence tüm bu modellerle şu anda bulunduğumuz yer, Sanayi Devrimi’nin ikinci gelişi olarak düşünüyorum ve şu anda gerçekten bu paralellikte olduğumuza inanıyorum. Hepimiz internetin ‘o’ olacağını düşündük ve aslında öyle değildi. Gelen tüm bu yeni modeller ve her şey, içinde bulunduğumuz bu yeni ana kadar inşa edildi. Yani, bu açıkça inanılmaz derecede heyecan verici. Her gün ortaya çıkan yepyeni bir tool duyuyorsunuz ama onlarla ilgili en önemli şey onların tool olmaları, değil mi? Her birini deneyip ve hikayeyi anlatabilmek için onları nasıl bir araya getirdiğinizi ve gerçekte nasıl manipüle ettiğinizi bulmanız gereken en son hali olan araç değillerdir. Bu anlamda, modelleri ve modellerin genel unsurunu şu anda var olan en etkili teknoloji olarak adlandırmanın, biraz genel geçer olduğunu düşünüyorum. Teknolojideki hızlı gelişmeler sırasında insan merkezli bir yaklaşımı sürdürmek ana nokta olmalıdır. İçinde kaybolmak yerine, onunla arkadaş olmalı ve onu yolculuğumuzda destekleyici bir unsur olarak kullanmalıyız.

Kitlelerin ilgisini yeni ve anlamlı yollarla çeken sürükleyici deneyimler tasarlamaya nasıl yaklaşıyorsunuz?

Tupac Martir:  İlk ve en önemlisi, çok yazıyorum. Çok çiziyorum. Her parçaya tekrar tekrar dönebileceğim bir şekilde yaklaşmaya çalışıyorum. Tek bir parça yazmıyorum. Aynı anda dört parçaya yazıyorum. Yani, hikayeyi yazacağım, aynı zamanda müziği yazarken, yazdığım müziğin müziği etkileşimini veya hareketini yazıyorum. Yani, her bir öğenin kendi sayfası var. Bu nedenle, tüm unsurlar arasında paralel olarak yazıyorum. Anlatmaya çalıştığım hikayenin ve çiğnemeye izin verilmeyen kuralların büyük bir çizelgesi gibi bir şey yaratıyorum. Üzerine bir çizgi çiziyorum ve bu çizginin üzerinde olan her şeyin tüm bu kurallara sahip olduğunu düşünüyorum. Bu çizginin altında olan her şeyin kuralları vardır ve çok özel bir nedenden dolayı onları kırmak istemediğim sürece kırılmamalıdırlar. Eğer bu kuralı çiğniyorsam, bu kuralı çiğnemek için bir hikaye nedeni olmalı. Bunu yaparak, en azından beynimde anlamak çok daha kolaylaşıyor. Birlikte çalıştığım insanlar size tam bir olduğumu söyleyeceklerdir. Ama en azından beynimde bu parça, diğer parçaların tamamını anlamama yardımcı oluyor. Bazı çalışanlarımın bu tür bir çalışma biçiminden hayal kırıklığına uğrayabileceğini anlıyorum, çünkü sonunda nihai çıktının ne olacağını göremeyebilirler. İşim, hikayenin koruyucusu ve hikayenin koruyucusu olmak olduğuna inanıyorum ve buna dayanarak, başarmaya çalıştığımız şey için doğru kararları verdiğime güvenerek hareket etmemiz gerekiyor.

“İnsanlara her gün başarısız olduğumu söylüyorum. Aslında kazandığımdan daha sık başarısız oluyorum.”

-Tupac Martir

Moda markalarından müzik festivallerine kadar çok çeşitli müşteriler için projeler üzerinde çalıştınız. Yaklaşımınızı her projeye ve müşteriye nasıl uyarlıyorsunuz?

Tupac Martir: Bu, müşteriye göre değişir, bizim dışımızda olanlara bağlı biraz da. Yöneten biri olarak, benden ihtiyaç duydukları şeyin hizmetini sunduğumu düşünmeyi seviyorum. Birçok kez benden aydınlatma tasarımcısı olmam istenirse ve bir aydınlatma tasarımcısı hakkındaki fikirlerimle ve yapmak istediğim şeylerle gelirsem, onlara açıklıyorum.  Ancak, benden bir şey istiyorlarsa, bana söyledikleri her şeye boyun eğmem gerektiğini anlayabiliyorum. Çünkü başkalarına “Bana güven.” dediğim gibi, “Sana güveniyorum.” demek zorundayım. Jeremy Scott ile Moschino’dan bir gösteri yaptığımızı hatırlıyorum ve Scott “Tupac, bence çok gösterişli oldu.” demişti. Bu yüzden, dediklerine göre düzeltmeleri yaptım ve defileyi gördükten sonra, Scott’ın söylediklerinin çok daha iyi olduğunu anladım. Çünkü Scott koleksiyonu benden daha iyi biliyordu. Görünüşün ne olacağını biliyordu. Tempoyu biliyordu. 

Teknolojiyi çalışmalarına dahil etmek isteyen gelişmekte olan sanatçılara veya tasarımcılara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Tupac Martir: Öğrenin, okuyun, deneyin, bir şeye başlarsanız yarıda bırakmayın. Var olan her küçük şeyi alın ve onunla oynayın. Onunla uğraşın ve her birinin ne işe yaradığını görün. Pek çok insan düzenli olarak başarısız olmaktan korkuyor. Korku aslında bizi yeni şeyler bulma fırsatından uzaklaştırır. İnsanlara her gün başarısız olduğumu söylüyorum. Aslında kazandığımdan daha sık başarısız oluyorum. Ama ilginç bulduğum küçük bir an için çok şanslıyım. Yeni bir sanatçı olarak en önemli şey geçmişi kabul etmektir. Her şeyin nereden geldiğini bilmelisin. Sanat okuluna gittim, güzel sanatlar alanında resim, çizim, gravür, fotoğraf ve dijital sanat alanlarında lisans derecem var. Yani, ben çok fiziksel bir alandan geliyorum. Ama aynı zamanda tiyatro tasarımında bir ustam var ve bilgisayarlarla çok çalışıyorum, kendimi bu kadar analog olduğum ve o kadar teknik olduğum bu alanda buldum ki, ikisinin de dengesinin nerede olduğunu anlayabiliyorum. Çünkü böyle bir festivale dans getirmek zaten bir inanç sıçramasıdır. Tek bir sanatçıyla dans etmek ve ardından Kuzey Meksika’dan ilahi söyleyen insanları getirmek ve hatta seyirciyi söyleyen bir koro ile bitirmek… Sanki bu elementi içine ne kadar kullanabileceğime dair gözümü karartmış haldeyim. Ancak, bir festivalde teknoloji ve performansın neye benzeyebileceğinin varyasyonunu gösterebileceğim bir platform vermeleri övülmesi gereken bir şey (Sonar Istanbul).

Çalışmalarınızda teknoloji kullanımını daha geleneksel sanatsal tekniklerle nasıl dengeliyorsunuz?

Tupac Martir: Tüm hayatım boyunca yaptığım şey tam olarak buydu. Bilgisayarların her şey için çözüm olduğuna inanmıyorum. Analog olarak yapılabilecek her şeyin olduğuna inanıyorum. Temel olarak hayatımızın bu noktasına kadar da bu yapıldı. Ve bu bir nevi bu denge bir şekilde yaşanması gerekiyor. Birbirinden iki farklı şey olan devinim ve hareketi ele alalım. Ve sonra bunu yapmanın en klasik yolu gibi olacak videoyu getirin. ‘Haita’ bunların fazlası kullanılarak yapıldı. Gittim ve Rita’yı taradım. Tüm vücudunun ve beynini MRI taramasını yaptım. Beynin ve bedenin hareket ettiği sırada taramalarını alarak bunları ışık üreten filmler oluşturmak için kullandım. Bedenin parçalarını ayıklayarak, onları parçacık sistemlerine ve çevredeki unsurlara dahil ettim. Sonra ona hareket ekleyerek çektim. Böylece, onun hareketi elimdeyken onun üzerinde hacim eşleşmesi yakalayabiliyorum. Bu videoları Rita’nın üstüne yansıttım. Beyninin EEG taramasını da kullandım. Böylece, birdenbire parçaya baktığınızda tüm parça tek bir insandan oluşuyor.  Aslında bu teknik olarak çok analog bir çalışma şeklidir. 

Özellikle heyecan duyduğunuz yaklaşan projelerden bahsedebilir misiniz?

Tupac Martir: 2022’de BFI’da ‘Unique’ adlı bir parça çıkardık. ‘Unique’, son altı yıldır farklı gerçekliklerde gerçekleşen bir performans ve dediğim şey hakkında yaptığım keşfinin tamamlanmasıdır. ‘Unique’, 2013 ve 2015 yılları arasında bir insan olarak; kendim hakkında, duygularım, dünyayı anlamam, gözlerimi kapattığımda, bu bedende kim yaşıyor? Ben miyim? Bu benim ruhum mu? Benim endişelerimi ve diğer insanların sahip olduğu şeyler hakkında yazdığım bir çizgi romandan geliyor.  Yarattığımız küçük bir modelle müzik yazabiliyorum. Ve böylece sekiz bar müzik yapıyorum ve sonra sekiz müzik barı, bölüm başına 32 bar melodi ve 32 bar akor ilerlemesine dönüşüyor. Ve sonra şunu söyleyebilirim, tamam, şimdi gitar, viyolonsel, keman için bir tane ve müziği gerçekten, gerçekten çok hızlı bir şekilde çıkarıyor. Bunun yapmama izin verdiği şey, daha sonra onu istediğim herhangi bir enstrümanla eğitebilmemdir, böylece parçayı istediğim gibi hareket ettirebiliyorum ve bu performansı Barselona’da göstereceğiz. 

Gösteri her seferinde farklı görünüyor, çünkü müziği nasıl yürüttüğüme ve bu tüm görsellerin nasıl kullanıcağım bağlı olarak değişiyor Ve böylece bunu nasıl yapacağımıza dair tüm bu keşif; nasıl görünecek, kulağa nasıl gelecek gibi sorular kafamda patlıyor. Bu büyük bir uğraş ama burası (Türkiye) benim için mükemmel bir yer. Türkiye’ye geldiğimde, gidip geleneksel Türk seslerini ve enstrümanlarını bulabilir ve sonra bu sesleri kaydedebilirim. Kültürü, seslerin olduğu şekle entegre edip, böylece bu kültürde yaşayan herkes i kendi kültürlerinin unsurlarını veya oynamaya çalıştığım temaları duyabilirler.

Sonu gelmeyen deneyimlerinizin başarısını nasıl ölçüyorsunuz?

Tupac Martir: Bunu ölçemiyorum. Bunların hiçbirini ölçmek bana bağlı değil. Benim tek işim işi ortaya koymak ve bunun birileri üzerinde rezonansa girmesini ummaktır; işim hakkından birinden bir mesaj almak veya bir post görmek gibi. 2017’de Mexico City’deki depremden sonra Meksikalıları kutlamak istediğimiz bir parça yaptığımı hatırlıyorum.  Bana biraz dikkat ederseniz, arka planda kalma, spot ışığından ve alkışlardan kaçınma eğiliminde olduğumu fark edeceksiniz. Başkalarının tanınmanın tadını çıkarmasına izin vermeyi tercih ederim, çünkü onlar her şeyi gerçekleştiren ve canlandıran kişilerdir. Kendimi bu sanatsal ifadenin ortaya çıkmasını sağlayan itici güç olarak görüyorum. Sonuç olarak, başarının kişisel doğrulamayla ilgili olmadığını, aksine evrenle uyumlu olmak ve bireylerin kendilerini içinde keşfetmelerine izin veren bir parça sunmakla ilgili olduğunu anlayarak mesafemi koruyorum. Çalışmalarıma tanıklık ederek, insanların “Çok güzel!, İnanamıyorum! ” diye haykırmalarını ve ortak bir zeminde buluşmayı umuyorum. Bu bağlantı kurulduğunda, ikimizin de zarar verme niyetinde olmadığımıza dair bana bir güvence veriyor. Bu tür bağlantıları kolaylaştıran parçalar üreterek, insanlar arasında daha az öfke ve daha fazla pozitifliğe sahip bir dünyaya katkıda bulunuyorum. Amacım da budur.

İşinizde kullanmayı veya tanıtmayı reddettiğiniz belirli teknolojiler veya ürünler var mı ve neden?

Tupac Martir: Sigara ve herhangi bir silah. Silah şirketleri bana gösteriler yapmam, sunumlar yapmam, onlar için bir şeyler yapmam için çok yaklaştılar ve kesinlikle hayır diyorum. Dünyada bu kadar acı yaratan bir şeyi asla, asla ve asla desteklemeyeceğim.

“Teknoloji asla öncü olmak için tasarlanmamıştır; bunun yerine, her zaman yardım eden bir ortak gibi olmalıdır.”

-Tupac Martir

Verimliliğinizi artırmak için her gün gerçekleştirdiğiniz bazı küçük eylemler nelerdir?

Tupac Martir:  Her gün sabahları 25 dakika meditasyon yapıyorum. Gecede 25 dakika ve bazen bu her ikisi de olabilir. Mümkünse, her gün koşuya ya da boks yapmaya çalışıyorum. Her gün en az 20 dakika çiziyorum. Her gün en az 20 dakika okuyorum. Tahmin edersiniz ki çok erken uyanıyorum, çünkü kendi hayatım için birçok yükümlülüğü yerine getirmek zorundayım. Hayat yüzünden, küçük kardeşimden çok uzak kaldım. Hayatım boyunca onunla gerçekten çok fazla iletişim kurmadım. Bu parçada (Haita) ondan dansçılarım için tüm mücevherleri yapmasını istedim. Ve bunu yaparak, tekrar bağlantı kurduk. 2021 yılında pandemi döneminde annemi kaybettim ve tüm dünyamın sarsılması açısından çok zor bir andı. Bunu en iyi şöyle tarif edebilirim: Annem her zaman uçurtmayı tutan ve özgürce uçmama izin veren bir eldi. Nereye gidersem gideyim, güvenliğimi sağlayan biri tarafından kavranan görünmez bir ip olduğunu biliyordum. Ama o öldüğünde, sanki o ip aniden serbest bırakılmış gibi hissettim ve kendimi dünyada amaçsızca sürüklenirken buldum. Kendimi yeniden demirlemenin, bu derin bağlantıyı yeniden kazanmanın bir yolunu arıyordum, ancak şimdiye kadar başarılı olamamıştım. Kardeşimle yeniden bir ilişki kurmak potansiyel olarak bu çapa görevi görebilir. Bu nedenle, her gün kendime verdiğim önemli bir hatırlatma, ona bir sabah ‘Günaydın, nasılsın?’ mesajı göndermek oluyor.

Herhangi bir süper gücünüz olsaydı, bu ne olurdu?

Tupac Martir: Protopia’ya ve makine ve teknolojinin bize yardımcı olacağı ve en güvencemizden biri olacağı fikrine büyük bir inancım var. Ayrıca, her insanın dünyayı % 1 daha iyi hale getirmesi gerektiğini söyleyen Protopia’nın bu unsuruna da inanıyorum. Hayatta olduğunuz her yıl, örneğin 75 yaşında emekli olursanız, dünyayı ortaya çıktığınız günden %75 daha iyi hale getirmiş olursunuz. Eğer tek bir süper gücüm olsaydı, insanları sahip olduklarının olasılıkları ve bunun gerçekten önemli olmadığını düşünmelerine rağmen nasıl oldukları konusunda bilinçlendirebilirdi. Herkes bunu yapabileceğine inansaydı, aslında daha iyi bir dünyaya sahip olabilirdik.

Author: Ceydanur Demir

RELATED POSTS