Hiç 70’lerdeki gibi partilemeyi hayal ettiniz mi? Studio 54’te pullara ve tere bulanmış ünlülerin göz kamaştırıcı fotoğraflarına bir kez baktığınızda, bu fanteziye kapılmamak imkânsız. Hayal edin: Yıl 1977, Midtown Manhattan. Kadife ipler aralanıyor ve aşırılığın yeni mabedi doğuyor. Dans pistinde Andy Warhol, Cher, Liza Minelli, Debbie Harry ve dönemin sayısız ikonu, ihtişamın büyüsünde kayboluyor. Kendi benliklerinden sıyrılıp Studio 54’ün ışıltılı kaosuna teslim oluyorlar. Şüphesiz, zamanların en görkemlisi. Ve şimdi, 45 yıl sonra, 10 Eylül’de bu efsanevi kulüp sadece bir geceliğine kapılarını yeniden aralıyor.
Katılımcılar arasında yaratıcılar, sanatçılar ve Studio 54’ün efsane eski müdavimleri olacak. Şimdiden bu gecenin nasıl geçeceğini görmek için sabırsızlanıyoruz. Ama o güne kadar, özgür ve çılgın parti ruhunu yaşatmak için ikonik fotoğraflara dönelim. Bu kareler bizi o zamanlara ışınlasın. Evet, geri dönemeyiz belki ama hayalini kurabiliriz.
Studio 54, Steve Rubell ve Ian Schrager’ın vizyonuyla 1977’de kapılarını açtı. Midtown Manhattan’daki kadife iplerin ardında, terk edilmiş bir yayın stüdyosu bir anda ihtişamın ve aşırılığın merkezine dönüştü. Kulüp, acımasız seçiciliğiyle nam salmıştı; yalnızca ayrıcalıklı birkaç kişi kapıdaki bariyeri aşarak kuralsızlığın hüküm sürdüğü bu geceler diyarına adım atabiliyordu. İçeride ter, ihtişam ve ışıltı her şeyi ele geçiriyordu. Müzik yankılanıyor, şampanya zemini parlatıyor, 70’lerin ikonları ise maskelerini düşürüp kendilerini gecenin kaosuna bırakıyordu.
Ünlü konuk listeleri, kaprisli giriş politikaları, ihtişamlı etkinlikleri, uyuşturucunun kol gezdiği geceleri ve pervasız cinsel hedonizmiyle Studio 54, hızla parlayıp aynı hızla söndü. 1980’e gelindiğinde, aşırılığın imparatorluğu çökmüş, Rubell ve Schrager vergi kaçakçılığı suçlamalarıyla devrilmişti. Gecenin en görkemli sahnesi son şarkıyla değil, hapishane kapılarının ağır gürültüsüyle kapandı. Sınırsızlığın çağı başladığı gibi aniden sona erdi. Ve yine de, çöküşünün içinde bile Studio 54 geride silinmeyecek kadar güçlü bir mit bıraktı. O mit, yalnızca bir geceliğine yeniden canlanacak: Bir dönemi tanımlayan görkemli kaosu kutlamak için.
Bu bir dönüş değil, bir diriliş. Bir dönemin çılgınlığını yeniden yaşamak için tek bir gece.