Berlin’in İmzası Olan Techno Müzik UNESCO Koruması Arıyor

Arts & CultureDecember 19, 2021
Berlin’in İmzası Olan Techno Müzik UNESCO Koruması Arıyor

Almanya’nın yeniden birleşme dönemini tanımlayan, kulüplerin Berlin şehrinin döviz kaynağı haline gelmesini sağlayan, artık insanların öğlen yemeklerini yerken bile dinlemelerinin tamamen kabul edilebilir hale geldiği techno müzik kültürü, UNESCO manevi miras statüsüne erişmeyi bekliyor.

Techno müziğin yüksek ritimli mekanik vuruşları, 1980’lerin ortalarında Detroit’te ortaya çıksa da, Berlin duvarı yıkıldığında şehrin lokalleri bu müzik türünü yeniden birleşmelerinin bir soundtrackı haline getirdi. 1989 ve 90 yıllarında, Polonya gibi Doğu Avrupa ülkelerindeki insanlar, Berlin’deki kulüplere geldiklerinde İngilizce konuşmuyorlardı. Detroit techno müziğinin bu yeni jenerasyonu ise tamamen endüstriyel bir müzikti, anlaşılması zor hiçbir söz ya da mesaj içermiyordu ve aynı zamanda oldukça bilim kurgusal bir tona sahipti. Bu sadece dans etmeye yönelik müzik, Almanya’nın birleşmeye yönelik ilk adımlarının da dans pistinde atılmasında neden oldu. Hem Doğu hem de Batı tarafı gençlerinin hoşuna giden, bağ kurmalarını sağlayan bir noktaydı çünkü bu kültür yeni bir şey deneme şansı yarattı.

Baskı, acı, pişmanlık ve daha bir çok farklı katman, Berlin şehrinde insanların eğlendiği müziğin evrimine katkı sağladı. Müzik ve eğlence sektörünün oldukça ciddiye alındığı bu şehirde, kulüpler bütün hafta sonu boyunca aralık vermeden açık ve Berlin halkı parti kültürüne oldukça profesyonel yaklaşıyor.

Pandeminin etkileri ve farklı bileşenler nedeniyle özellikle son yedi yılda gece hayatının ciddi hasarlar alması sonucu, şehir eski değerlerini yitirmekle karşı karşıya. Dünyanın en ünlü festivallerinden Love Parade‘in arkasındaki sanatçılar, bu müzik türünün evrimine ön ayak olan DJ’ler ve Berlin’in en büyük kulüpleri, UNESCO gibi bir organizasyonun desteğini, şehrin kültürü ve müzik türünün geleceğini güvence altına almak için hayati bir adım olarak görüyor.

“UNESCO himayesi sahip olduğumuz eski ruhu korumaya oldukça yarar sağlayabilir. Tresor ve Berghain gibi mekanların himaye altına alınması ve kültürel bir sembol haine getirilmesi mirasımızı sürdürmeye yardımcı olur.” diye açıklama yapan bir kaynak, aslında Berlin halkının değerlerini de bize tam olarak yansıtıyor. UNESCO koruması techno ve kulüp kültürünün, tarihi değerlere sahip meşru bir sosyal güç olarak hükümet desteğine değer olduğunu ve sadece hedonistik, tek kullanımlık kulüp müziği ve uyuşturucu kullanımına denk olmadığını ifade etmeye de yardımcı olacak.

Author: Dilan Günaçtı

RELATED POSTS