Dora Teymur’un 2012’de Londra’daki Cordwainer’s Koleji’nden mezun olduktan sonra kurduğu Dorateymur, klasik tasarımlarda çağdaş dönüşümler arayan kadınlar için duruşunu belli eden ayakkabılar sunuyor. Onunla hikayesini konuşmak için yakın arkadaşı Joana Kohen’den başka birini düşünemiyoruz.
Joana: Yeni tanışmıyoruz, biliyorum ki ne süreçler geçirdin olduğun yere gelmek için, ve ne emekler harcadın, özellik- le kendi örümcek hislerinin yanında ne araştırmalar yaptın 6 sene boyunca. Londra’ya taşındığından beri, Londra’nın en prestijli okullarından birinde okudun, daha öğrenciyken kendi markanı kurdun, hatırlıyorum sınıftaki öğrenciler bir yandan hayranlıkla, bir yandan şok içinde seni izlediler, buna öğretmenlerin de dahil olmak üzere…
Dora Teymur algısı Gaziantep/İstanbul ve Londra arasında sence kimdi ve neye dönüştü? Aslında seni nasıl tanımalıyız kısa bir tanıtım sunmaya kalksan? Hani ben biliyorum da biraz işi şu bir iki sayfaya sığdırmak lazım….
Dora: Hayatımın Gaziantep dönemine dair neleri özlediğimi yakın zamanda gerçekten derince düşündüm. Ve cevap şu: gizlilik hakkı. Orada çok özel bir hayatım vardı. Ailemin her üyesi birbirinden ‘farklı’ydı, bu yüzden bence geri kalan çoğunluktan izole olmayı tercih ettiler.
İzolasyon çok özlediğim bir şey.. Beni kendime geri getiriyor. Ailemin hiç bir üyesi artık orada değil, ama yılda bir kez deşarj olmak için oraya gitmeye çalışıyorum. Ben gerçek bir Anadoluluyum ve bu şekilde kalmak istiyorum. Bana bu tür özel bir yaşamı biraz mümkün kılabilen Hampstead, Londra’da yaşıyorum; ama biliyor musun, hiç aynı hissi vermiyor?
“Arsuz kayısı, toz pembe ve bej renkleriyle bezeli yanlış anlaşılmış modernist bir 70’ler mimarisine sahipti.”
Joana: Son koleksiyonun adı Arsuz, hatırlıyorum bir kaç anını anlatmıştın, yazları oraya gittiğinizi, harika bir yazlık ortamına sahip olduğu ve senin için alanın güzelliği bir yana, özel insanların da seninle aynı dönem orda tatil yapması vs. koleksiyonun adına koyacak kadar nasıl bir yerleştirme söz konusu? Bu ad ne kadar uyuyor sence koleksiyona, veya Arsuz’un sende yarattığı hissi ayakkabıyı sahiplenen kişiyle olan bağlantısı nasıl yaşatılabilir?
Dora: O yazlar çok hisli ve hüzünlüydü. Ben şahsen çok hareketli ve renkli yazlardan hoşlanmıyorum. Yağmurlu, rüzgarlı ve gri yazları seviyorum.
Arsuz kayısı, toz pembesi ve bej renkleriyle bezeli yanlış anlaşılmış modernist bir 70’ler mimarisine sahipti. 90’ların sonu mahalle için güzel zamanlardı. Ben çok uzun zamandır orada bulunmadım, ama biliyorum ki şimdi aynı değil; bu çok üzücü. Bu koleksiyon çok hüzünlü bir yaz hakkında, bunlar daha çok krom sarısı bir anorakla kombine edilebilecek yaz ayakkabıları.
Joana: Pekala, ben Dorateymur kadınını da biraz konuşmak istiyorum, biliyorum ki nasıl bir iletişim kurmaya çalıştığın, ayakkabıyı giyen kadın ile kadının duruşu arasındaki bağ senin için çok önemli. Hayal ettiğin tadın referansları hayatında nasıl ilerliyor, kim bu insanlar, nasıl o görüntüyü oluşturuyorsun ve nasıl oluyor da gerçekten ayakkabıyı taşıyan kadınlar bu algıyı vücutlarında ve duruşlarında taşıyabiliyorlar?
Dora: Bu, bir kaç yıl sonra cevap verebileceğim bir soru, ama şimdi değil. Şimdi sadece kendimi akıntıya bırakıyorum. Bu kadını, o kadar da iyi tanıyıp tanımadığıdan emin değilim. Onunla biraz zamana ihtiyacım var. Bazı insanlar bu cevaba ulaştığında çok büyük rahatlama duyuyorum ve durumla övünüyorum.
Joana: Ara sıra seninle uzun uzun konuşuyoruz telefonda, Skype’da bazen yüz yüze bir bakıyoruz saatler geçmiş ve konular yine aynı soruya bağlanıyor, ne kadar özgürüz? Hala yüzde yüz cevabını bulamıyor olsak bile (çünkü kendi içinde çeşit çeşit katmanı var bu konunun) Dora Teymur sence markasında ve kreatif alanda ne kadar özgür?
Dora: Çok değil. Şimdi zaman farklı; müşterinin sesi tasarımcıdan daha yüksek. Bizler her zaman piyasayı düşünmeye zorlanıyoruz; ne iyi satar, ne satmaz… Bu da işleri karıştırıyor. Ama aynı zamanda da iyi bir şey. Şimdi daha çok insan kendi sesine sahip ve genelde ne istediklerini biliyorlar.
Joana: Tabii ki yakın arkadaşın olduğumdan ötürü tüm koleksiyonlarını ve süreçlerinin takibini daha yakından görme şansını kazanıyorum ama benim de ara sıra sormak istediğim sorular ve meraklar oluşuyor, mesela müzik.
Son 5 koleksiyonunda Rock’n Roll içeriği çok ağır basıyor, bu referansı her denli hissedebiliyoruz, tabii ki geçmişten gelme ve bununla büyüme sürecimizi de sayarsak gelinen noktalardan biri bu duruşa işaret ediyor. Sence Rock’n Roll ve Dorateymur kadını nasıl bir bileşken? Müziğin hayatında ve yaratıcı alanındaki sorgulaması nasıl bir ürün ortaya çıkarıyor? Dora Teymur kadını bunu nasıl ortaya koyuyor?
Dora: Bence Rock’n Roll işimde o kadar da belirgin bir öğe değil ama benim için hala önemli. İlk önce bu öğeyi görmüş olman harika. Ayakkabılarımın, sahiplerinin tarzı ve hayat tarzıyla yapışık olması benim için çok önemli. Ben müzik- siz yaşayamam. Her an için bir şarkıya ihtiyacım var. Dora Teymur kadını için de aynısını düşünüyorum. Benim kadınım çok güzel bir müzik bilgisine sahip ve bu, benimkinden çok daha iyi.