Müzik endüstrisinin kalbinde yer alan Honey Dijon, DJ’lik performanslarıyla birinci sınıf partilerde dans pistlerini doldururken bir yapımcı olarak harika parçalar ortaya koyuyor. Kendisini sadece dj olarak tanımlamak zor çünkü bir moda filminin müziklerini yaptı, gece hayatı hakkında yazdı, kulüp kültürü üzerine konuşmalar yaptı ve halen aktif bir LGBTI+ savunucusu. Evde bolca caz, R&B soul dinlemeyi seven Honey Dijon için bol müzikalitesi olan bir müzik dinlemek önemli. Büyük ihtimal bundan dolayıdır ki Honey Dijon’un “tekno” şarkıları tek düze ilerlemiyor, diğer müzik türlerini de beraberinde görüyoruz.
Chicago doğumlu, New York’ta büyüyen Honey Dijon’un kapsamlı gece kulübü rezervasyonlarının ötesine geçen bir performans tarihi var. Bir kayıt sanatçısı olarak, son remiks çalışmaları arasında Blancmange ve Neneh Cherry için eski klasiklerin yeniden yorumlaması ve Madonna’nın yeni çalışmasına yer verilmesi yer alıyor. 90’ların sonlarında New York’a taşınmadan önce kendini bir underground club kültürünün içine sokabildi ve klasik house ve modern techno karışımıyla tanımlanan, balo salonu ve disko referanslarıyla dolu müziğini tam anlamıyla keşfetti. Müziğinin dışında kendisi moda dünyasıyla da haşır neşir. Louis Vuitton’a müzik yapmasıyla ve Comme des Garçons’la koleksiyon çıkarmasıyla adını çok daha büyük bir kitleye duyurabildi.
Honey Dijon’u İstanbul’da ilk kez görmüyoruz. Daha önceki yıllarda kendisiyle yolumuz yine Sónar Istanbul’da kesişmişti. Bunun son olmayacağını umarak 18 Mart’taki eğlenceli set up’ını heyecanla bekliyoruz. Ondan önce kendisinin en çok dinlenen parçalarına göz atmakta fayda var.