Kötü Adamın 10 Günü

Kötülükle tanışmak hayatımızda ne kadar kolay olmuştur? Ve zafer uğruna verilen savaşlarda hangimiz zararsız çıkabilmişizdir? Mehmet Eroğlu’nun üçlü romanından uyarlanan ‘İyi Adamın On Günü’nün ikinci kitabının uyarlaması ‘Kötü Adamın 10 Günü’ Netflix’de yayınlanmışken adaletin sorgulandığı, iyilik ve kötülük kavramlarını yeniden ele alındığı bir evrene doğru kendimizi bırakıyoruz. 

İstanbul’u merkezine alan polisiye film serisi ‘İyi Adamın 10 Günü’ insanın özünden doğan iyilik ve kötülük çatışmasını ele alıyor ve Netflix’in ikinci filmi ‘Kötü Adamın 10 Günü’nde Nejat İşler’i başrolüne alırken İlayda Akdoğan, İlayda Alişan, Rıza Kocaoğlu, Hazal Filiz Küçükköse ve Nur Güler oyuncu kadrosunda yer alıyor. 

Serinin ikinci filminde karşımıza her şeyini yitirmiş biri olarak çıkan Sadık iyilik ve kötülük arasında tam bir arafı yaşamaktadır. Filmde adrenalin arttıkça kötülüğün giderek içimize sinmeye başladığı vakitlerde Sadık, Adil veya Öcal adaleti getiriyor bu anlamsız düzene. Ancak, hayatta ne tamamen iyi olabilmek kolay olmuştur ne de kötü… Mücadele üzerine kurulu olan insanoğlunun hayatı Sadık’ı da etkiler ve kendi içinde çıkış yolları arar. Karanlık engeller ardı ardına Sadık’ın karşısına çıkarken yine de kendi özünden, bildiklerinden vazgeçmez. 

Major bir depresyon sürecinde kendini iyiden iyiye Hamlet’e bırakan Sadık ‘Kötü Adamın 10 Günü’nde giderek Raskolnikov’a dönüşür. Bu trajediyle Sadık Hamlet gibi intikam, ihanet, öfke ve delilik ile gerçeklik arasındaki bir dünyada ortak bir paydada buluşur. Adaletse oldukça çetrefilli bir yoldur hem Hamlet hem de Sadık için. Kararlarımızı verirken herkesi etkileyen bir dünyada yaşayıp arkamızdan iş çevrilirken iyi kalabilmeye sımsıkı sarılmak kötülüklerin kapılarını aralanmasına engel olmamıştır. 

Agatha Christie, Sherlock Holmes, Shakespeare, Dostoyevski ve hatta zamanın klasikleşen dizisi Columbo’ya referanslarda bulunan ‘Kötü Adamın 10 Günü’ iyilik, kötülük, gerçeklik ve doğruluk kavramları arasında melankoliyi giderek yükseltiyor. Ancak, yolun sonunda ışık hiçbir zaman da azalmıyor Sadık için hatta o fark etmediği zamanlarda bile ışık durmadan parlamaya devam ediyor. Sadık gibi doğruluk, adalet ve sevgi gibi bütünleştiren duygularından vazgeçemeyen karakterlerle de bizleri tanıştıran ‘Kötü Adamın 10 Günü’nde film bittiğinde yeniden o soruyla baş başa kalıyoruz: ‘İnsanı ne kötü yapar? Düşünceleri mi yoksa eylemleri mi?’

İyiliğin kötülükle giderek bulanıklaştığı sularda gri insan olabilmeyi, iyilik, kötülük, gerçek, doğruluk, adalet gibi kavramların özüne inerken ‘Kötü Adamın 10 Günü’ evreninde hazırladığımız playlistimizle buluşun.

“Adaletin peşinde iyi ve temiz bir insan olarak kalmak ne kadar mümkün?” sorusunun peşine düştüğümüz ‘İyi Adamın 10 Günü’ filminin başrol oyuncusu Nejat İşler ve ona sadık olmak ile adil olmak arasında gezdiği bu yolculukta eşlik eden İlayda Akdoğan ve İlayda Alişan’la bir araya geldiğimiz “Goodness is a Social Construct“ta yeniden buluşalım.