Tarih boyunca birbirinden etkilenen, dünyayı etkileyen ve birleşip başka dünyaların kapısını açabilen moda ile sanatın kesişme noktaları sizin için ne ifade ediyor?
Esra: Özünde öyle bir derdi olmayan sanatın, modayla birleşince fonksiyonel hale gelmesi, giyilebilir olması beni hep çok heyecanlandırmıştır. Daha ulaşılabilir ve gezip dolaşabilen bir sanat. Harika bence.
Lamia: Moda, müzik, sanat, film ve etkinliklerin birbiriyle etkileşimde oluşu her şeyin mümkün olduğunu hissettiriyor.
Moda ve sanat iki kadim dost mu, friends with benefits mi yoksa ruh eşi mi?
Esra: Bence friends with benefits. Beraberken oldukça iyi vakit geçirilen ve bağlılık kaygısı olmayan bir ilişki.
Fotoğrafın icadına kadar o döneme hakim olan modayı sanatçıların resmettiği portreler aracılığıyla görüyorken; günümüzde markalar sanatçıların kanvası oluyor ve seslerini daha geniş kitlelere duyurmalarına olanak sağlıyor. Peki bu durumda sanat, sanat için mi yoksa halk için mi oluyor?
Esra: Sanki burada sanat, halk için oluyor. Halkın kolay ulaşabileceği, daha ekonomik ve hayatımıza daha yakın bir yerden dokunan bir şey haline geliyor.
Marka ve sanatçı iş birlikleri günbegün artarken sizin kalbinize kazınan ortaklıklar hangileri?
Esra: Marka sanatçı iş birliği denince benim aklıma hemen Louis Vuitton x Takashi Murakami geliyor. Aşırı ikonik ve benim çoook sevdiğim bir iş. Yayoi Kusama’yla yaptıkları collab de çok iyiydi. Ben Uniqlo’nun KAWS’la yaptığı collab’leri de seviyorum. KAWS işini almaya asla bütçesi yetmeyecek bir sanatseverin, onun ürünlerine bu şekilde ulaşabiliyor olması fikri benim çok hoşuma gidiyor.
Lamia: Les Benjamins x Esra Gülmen :)
Koleksiyon ilhamını biz kadınlardan ve her gün yaşadıklarımızdan alıyor. Esra’nın sanatı da, hassas konuları sade bir şekilde insanların gözüne batırıyor.
Lamia Ünsal
Günümüzde erkekler yalnızca doktor, avukat veya mühendis olabilirken kadınlardan ne yazık ki hala “kadın doktor” şeklinde bahsedilebiliyor. Geçmişe dönünce akla Guerrilla Girl’ün 1989 yılındaki “Kadınlar Met. Müzesi’ne girmek için illaki çıplak mı olmalı?” mesajlı ikonik posteri geliyor. Sizce toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında moda ve sanat dünyası şu anda ne durumda?
Esra: Kadın hareketinin ivmelenmesiyle tüm dünyada daha çok kadın sanatçı, tasarımcı görmeye, tanımaya başladık. Bu sevindirici bir şey. Ama bir yandan da bu iade-i itibar için geç kalınmış olduğunu düşünmeden edemiyorum. Malum, yıl olmuş 2021…
Lamia: Ne yazık ki hala cinsiyet eşitliğinin sağlanamadığı bir noktada…
Güçlü ve güç veren iki kadın olarak hazırladığınız “Les Benjamins x Esra Gülmen” koleksiyonu birçok kadının sesini duyuruyor ve hislerine tercüman oluyor. Peki bu koleksiyon nelerden ilham alıyor ve ortaya çıkışı nelere cevaben oluyor?
Esra: Toplumdaki cinsiyet eşitsizliği, cinsiyetçilik, kadınlar hakkındaki klişe söylemler, cinsiyet kimlikleri… Aslında feminizmin ilgilendiği her konuya biraz da olsa dokunmaya çalıştık. Kadın olmanın çok zor olduğu bu ülkeden bu mesajları veriyor olduğumuz için çok çok mutluyum.
Lamia: Koleksiyon ilhamını biz kadınlardan ve her gün yaşadıklarımızdan alıyor. Esra’nın sanatı da, hassas konuları sade bir şekilde insanların gözüne batırıyor.
Kadın olmanın çok zor olduğu bu ülkeden bu mesajları veriyor olduğumuz için çok çok mutluyum.
Esra Gülmen
İnsanların hislerini mesaja döktüğü, esprilerini Tweet’lediği, fikirlerini Clubhouse’ta dile getirdiği dünyada kıyafetler de kişisel ifade bakımından birer sosyal medya mecrası rolünde mi?
Esra: Evet bence öyle. Sosyal medyada mesajınızı vermenin birçok yolu var, bunu kıyafetle yapmak çok yaratıcı ve güzel bir yöntem.
Kız kardeşlik ruhu, feminist hareketin dayandığı en temel fikirlerden biri olmasına rağmen kadınların birbirine acımasızca davranabildiğini görüyoruz. Daha da kötüsü çoğu zaman bu psikolojik şiddetin farkında bile değiller. Peki sizce “kendi kalesine gol” mahiyetindeki bu davranış örgüsünü yaratan etkenler neler?
Esra: Bunu ben şöyle değerlendiriyorum: Bir masa düşünün, o masada tek kadınlık bir yer var. Ve kadın, o masada kalmak için bunu yapmak zorunda kalıyor. Bu durumu, cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan adaletsiz bir ortamın yarattığını düşünüyorum. “Kadın kadının kurdurur” da yine erkek dünyasının bize öğrettiği bir cümle. Adaletli bir dünyada kadınlarla çalışmanın sadece iyi yanlarını gördüm ben. O yüzden diyorum ki, kadın kadının yurdudur.