Dice Kayek Sonbahar / Kış 2021 koleksiyonunda, postromantizm üzerine olan benzersiz yaklaşımını, yüzyılın özgün referanslarıyla harmanlıyor ve bu sefer, Agatha Christie benzeri bir masalın karakterlerini tasvir ediyor. Koleksiyona eşlik eden ve Dice Kayek’in sıklıkla iş birliği yaptığı dünyaca ünlü yönetmen Marie Schuller bu kısa filmde; Türkiye’den usta oyuncular ile birlikte Dice Kayek ailesinden, arkadaşlarından tanıdık simalara yer veriyor. Bu gizemli cinayeti Dice Kayek Sonbahar/Kış 2021 koleksiyonu ile güçlü bir oyuncu kadrosu eşliğinde, Pera Palace’ın büyülü atmosferinde çözmeye davetlisiniz!
Katil uşak mı, bekçi mi? Belki şarkıcı, belki varis, ya da belki saf kız?
Türkiye’nin moda dünyasındaki en güçlü temsilcilerinden Dice Kayek’in sanat ve mimari ile olan güçlü bağları bu sezon; dramatik bir dilde yeniden yorumlanıyor. Günümüz moda dünyasının sıkça ele aldığı moda filmlerini; Marie Schuller ile olan 10 yılı aşkın iş birliğinde çoktan bir sezon ritüeline dönüştüren Dice Kayek’in Sonbahar/Kış 2021 koleksiyonu bir kısa filmle hikayeleşiyor. Neoklasik mimarinin Osmanlı şaheserini arkasına alan Dice Kayek, ünlü playboy Phillippe Stone’u kimin öldürdüğünü bulmak için uçarı bir maceraya atılıyor. 1960’ların yoğun sinematik tesiri, eğlenceli iniş-çıkışlar, Dice Kayek’in büyüleyici tasarımları içerisindeki farklı kadın karakterler… Bu sezonun hacimli görünümleri, kısa kokteyl elbiseleri ve sessiz sinema yıldızlarını anımsatan siyah-beyaz, mücevher bezeli parçalara yer veren her bir stil, farklı kadın karakterlerin gizemli dünyalarının altını çizmek için ufak birer nüans! Göz kamaştırıcı otel misafirleri aralarındaki gizemli kötü adamı yakalamak için iz sürerken, onlara şık ve karikatüristik silüetler eşlik ediyor.
Film, Dice Kayek evreniyle derin bağları olan karaktere sahip kadın ve erkeklerden oluşan ve tamamı Türk bir oyuncu kadrosu etrafında işliyor. Çandan Erçetin, Burak Hakkı, Rafael Cemo Çetin, Yaz Yüceil gibi isimlere Ahu Yağtu, Hatice Aslan ve Selma Ergeç’ten oluşan güçlü bir kadın oyuncu kadrosu eşlik ediyor. Bu sezon, moda filmlerine daha sinematografik bir dil yükleyen markanın yaratıcılarından Ece Ege, Agatha Christie’nin Doğu Ekspresi’nde cinayet romanından esinlen koleksiyonunun ilham aldığı bu ikonik otelle buluşmasının altını çiziyor; “Hem filmimiz hem koleksiyonumuz, bu romanın çağdaş bir uygulaması. Benim en büyük ilham alma noktam mimaridir her zaman. Yani ilk 1992’de bu markayı yaratıp sunduğumuz zamandan beri hep böyle. Geometrik ve mimari bazları oturan bir kalıbı vardır Dice Kayek elbiselerinin. Zamanla, zamanın duygusuyla tabi renkler değişir, uzunluklar, volümler değişir ama her zaman o mimari yapısı vardır.”. İstanbul’un kaos’ndan her daim beslenen ve zamanın ötesinde tasarımlara imza atan markanın neredeyse 30 seneyi geride bırakırken her geçen günü ilk günkü heyecanla taşıyan yaratıcı gücü bu cinayetten daha büyük bir merak unsuru bizim için… Markanın diğer yarısı Ayşe Ege ise konuyu kısaca özetliyor; “Hani, “l’air du temps” derler ya Fransızcada. O ana, o zamana ait bir şeyleri hissetmek ya da işte bu hisle ilgili bir şey. Şevkini hiçbir zaman zaman kaybetmeden hep aynı şekilde gidiyor.”
Buradaki kaos çok çekici, çok yaratıcı. İnsanı motive eden bir yer İstanbul. Paris de onun tam tersi, daha dingin, daha sakin, daha duygusal. Bu ikisinin karışımı zaten Dice Kayek’in de ana olgularından biridir. Yani, o kaotik fırtınanın içinde bir dinginlik.
Ece Ege
Filmin çekimlerinde Dice Kayek’e eşlik ederek bolca adrenalinli ve ışıltılı ana şahit olduk… Ama bizi asıl heyecanlandıran modanın sinemayla olan kusursuz uyumu, kadın olmanın keyfini çıkaracağınız zamansız tasarımların arkasındaki ruhu ve en önemlisi her koşulda üretmenin verdiği sonsuz hazzı kocaman bir ekip ile deneyimlemekti. Dice Kayek’in büyülü dünyasına veda ederken akıllarımıza tek bir cümle kazınıyor! “Kaotik fırtınanın içinde bir dinginlik.” Ece Ege, Dice Kayek ruhunu bu cümlelerle tanımladığında bir marka ve tasarımcısı arasındaki tutkunun daha somut bir ifadesinin mümkün olamayacağının farkında mıydı?