Leyla Feray, kendi olabildiği, hayalinin peşinden gidebildiği dünya içerisine toz pembe bir rüyanın içerisindeyiz sanki… Hayat kahkahalardan korkmayınca daha güzel, sözü Leyla’ya bırakıyoruz, ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız!
Leyla Feray: Gerçekten çok fazla talep var. Sektör, Türkiye’de iyi bir yere sahip. Dizileri, filmleri seviyoruz, izliyoruz, çok konuşuyoruz. Ben de bu işe adım attığımdan beri tanıdık-tanımadık birçok kişiden bazen oldukça ciddi bazen şakayla karışık olsa da “Hadi beni de oyuncu yapsana!” cümlesini çokça duydum. Tabii ki bu talebin değişik sebepleri var. Bazıları bunu kısa sürede para sahibi olmak için, bazıları da şöhret sahibi olmak, tanınmak için istiyor. Ama bana kalırsa bu zorlu bir süreç. Sabır, azim ve tutku gerektiriyor.
Leyla Feray: Kendimi çok şanslı hissediyorum. En çok sevdiğim ve bağlı olduğum işi yapıyorum.
Leyla Feray: Okulumu ikinci plana atmak oldu. Aslında çoktan bitirmiş olmam gerekirken süre baya uzadı. Çalışma şartlarımız oldukça zor. Uzun set saatleri dolayısıyla sevdiklerime, kendime zaman ayırmak güç olabiliyor. Ama bu işi gerçekten sevdiğim için fedakarlık yapıyormuşum gibi hissettiğimi de söyleyemeyeceğim.
Leyla Feray: Bu çocukluğumdan beri başıma çok gelen bir şey. Alıştım artık… Biri bana, “Seni birine benzetiyorum ama ismini hatırlayamadım.” dediğinde listeyi saymaya başlıyorum. Hepsi de çok başarılı ve güzel kadınlar herhangi bir rahatsızlık duymuyorum. Ben de yeni tanıştığım birini bazı kişilere benzetebilirim, bu çok büyük bir şey değil bana göre.
Leyla Feray: Her karakter öncesi karakter ile ilgili tüm detayları yönetmen ve senaristle konuşmak ve bunları kafamda oturtmak benim için yeterli oluyor. Ama mesela en son rol aldığım dizideki karakterim Ayşe Sultan gerçek bir karakterdi, ona hazırlanırken o döneme ve karaktere yönelik ayrıca bir çalışmam oldu elbette. Ya da görme engelli bir kızı canlandırdığım rol için Altı Nokta Körler Derneği’ne gidip oradakilerle tanışıp, gözlem yapmıştım. Bu hazırlıklar da karakteri oluşturmama ayrıca yardımcı oluyor.
Leyla Feray: Ekranda kendimi izlerken hep eleştirecek bir şey buluyorum. Buna rağmen izlemek iyi geliyor çünkü daha yolun başındayım ve ne yapmam yapmamam gerektiğinin gözlemini yapabiliyorum. Bu da öğretici oluyor benim için.
Leyla Feray: Tecrübe edinmem ve öğrenmem gereken çok şey var. Ama başladığım noktayla kıyasladığımda kendi adıma mutluyum. Adım adım, her gün oyunculuğumun üzerine koyarak ilerlemek istiyorum. Acelem yok, emin ve güvenilir adımlar atmak öncelikli hedefim.
Leyla Feray: Sinema çok çok keyifli. Umarım daha pek çok film tecrübem olur. Dizi, olmazsa olmazlardan. Dizinin temposunu seviyorum. Tiyatro içinse ayrı bir zaman ve çalışma gerekiyor ama bir tiyatro oyununda rol almayı farklı bir karakteri deneyimlemeyi en önemlisi de başarmayı çok istiyorum. Yakın bir zamanda mı olur bilmiyorum, sadece çok istediğimi biliyorum.
Leyla Feray: Daha duygusal birine dönüştüm. Duyguların gelip gitmesine daha çok izin veriyorum, daha çok hissediyorum bu da beni gün içinde biraz daha “moody” bir hale getirebiliyor.
Leyla Feray: Fark yaratmak için özgün olmalı. Beklenmeyeni yapabilmeli. Zaten beklenenin dışına çıkıp, kendi tarzını, karakterini yansıtıp; kendinden bir renk katabiliyorsa fark yaratmış olur.
Leyla Feray: Var olan kalıplara uymadan, kendi yolunda, yeniliklere açık bir şekilde yaşıyor olmak. Sana ne ilham veriyorsa yaratım sürecini o şekilde gerçekleştirmek. Kalıpların ve klişenin dışına çıkmak.
Leyla Feray: Her ne kadar mesleğimi sevip sınırsız fedakarlık gösterecek olsam da benim kendime ait etik değerlerim, bir takım önceliklerim var. Bu yüzden sınırlarım yok diyemem. Bu her konu için değişebilir. Günün sonunda mutlu olmak benim hayatta ki birinci hedefim.
Leyla Feray: Hakkımda yazılan güzel yorumlar tabii ki mutlu ediyor. Hiç tanımadan insanların sevmesi, kabullenmesi. Fakat çok da etkilenmemek gerektiğini düşünüyorum gelen iyi ve kötü yorumlardan. Sonuçta sanal bir dünya, kendini çok kaptırmamak lazım. Mutluluğu da mutsuzluğu da çok fazla etkilememeli diye düşünüyorum.
Leyla Feray: Takip etmesi zor olmayan, bıraktığın yerden devam eden diziler herhalde. Ama ben böyle düşünüp karamsar olmak istemiyorum. İçimde her zaman bir umut var, her şeye karşı.
Leyla Feray: 2015 yapımı İsveç filmi A Man Called Ove -Hayata Rövaşata Çeken Adam- filmini çok sevdim. Oscar’da da En İyi Yabancı Film dalında yarışmıştı. Senaryonun aslında nasıl da basit ama güzel olabileceğini gösteren, çok başarılı oyunculukların olduğu gerçek bir film. Hem çok duygusal hem çok olağan