Leyla Feray, a Big Smile!

UnframedDecember 4, 2017
Leyla Feray, a Big Smile!

Leyla Feray’ın günümüzde az rastlanır naifliği, kendinden emin olduğunu ifade etmesinin farklı bir yolu sadece. Büyük kelimelerle değil doğru adımlarla ilerliyor.

Leyla Feray, kendi olabildiği, hayalinin peşinden gidebildiği dünya içerisine toz pembe bir rüyanın içerisindeyiz sanki… Hayat kahkahalardan korkmayınca daha güzel, sözü Leyla’ya bırakıyoruz, ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız!

Günümüzün favori mesleği oyunculuk! Jenerasyonunun oyunculuk tutkusunun nasıl yorumluyorsun?

Leyla Feray: Gerçekten çok fazla talep var. Sektör, Türkiye’de iyi bir yere sahip. Dizileri, filmleri seviyoruz, izliyoruz, çok konuşuyoruz. Ben de bu işe adım attığımdan beri tanıdık-tanımadık birçok kişiden bazen oldukça ciddi bazen şakayla karışık olsa da “Hadi beni de oyuncu yapsana!” cümlesini çokça duydum. Tabii ki bu talebin değişik sebepleri var. Bazıları bunu kısa sürede para sahibi olmak için, bazıları da şöhret sahibi olmak, tanınmak için istiyor. Ama bana kalırsa bu zorlu bir süreç. Sabır, azim ve tutku gerektiriyor.

Pek çok kişi bu hayalle yaşarken, hayali yaşamak üzerine ne söylersin?

Leyla Feray: Kendimi çok şanslı hissediyorum. En çok sevdiğim ve bağlı olduğum işi yapıyorum.

Oyuncu olmak için yaptığın en büyük fedakarlık?

Leyla Feray: Okulumu ikinci plana atmak oldu. Aslında çoktan bitirmiş olmam gerekirken süre baya uzadı. Çalışma şartlarımız oldukça zor. Uzun set saatleri dolayısıyla sevdiklerime, kendime zaman ayırmak güç olabiliyor. Ama bu işi gerçekten sevdiğim için fedakarlık yapıyormuşum gibi hissettiğimi de söyleyemeyeceğim.

Fiziksel görünümünün sürekli olarak farklı oyunculara benzetiliyor olması seni nasıl etkiliyor?

Leyla Feray: Bu çocukluğumdan beri başıma çok gelen bir şey. Alıştım artık… Biri bana, “Seni birine benzetiyorum ama ismini hatırlayamadım.” dediğinde listeyi saymaya başlıyorum. Hepsi de çok başarılı ve güzel kadınlar herhangi bir rahatsızlık duymuyorum. Ben de yeni tanıştığım birini bazı kişilere benzetebilirim, bu çok büyük bir şey değil bana göre.

Kısa bir süre içerisinde birçok farklı karakter ile karşımıza çıktın, bu hızlı geçişlerde karakterine nasıl çalışıyorsun?

Leyla Feray: Her karakter öncesi karakter ile ilgili tüm detayları yönetmen ve senaristle konuşmak ve bunları kafamda oturtmak benim için yeterli oluyor. Ama mesela en son rol aldığım dizideki karakterim Ayşe Sultan gerçek bir karakterdi, ona hazırlanırken o döneme ve karaktere yönelik ayrıca bir çalışmam oldu elbette. Ya da görme engelli bir kızı canlandırdığım rol için Altı Nokta Körler Derneği’ne gidip oradakilerle tanışıp, gözlem yapmıştım. Bu hazırlıklar da karakteri oluşturmama ayrıca yardımcı oluyor.

Ekranda kendini izleyebilen oyunculardan mısın?

Leyla Feray: Ekranda kendimi izlerken hep eleştirecek bir şey buluyorum. Buna rağmen izlemek iyi geliyor çünkü daha yolun başındayım ve ne yapmam yapmamam gerektiğinin gözlemini yapabiliyorum. Bu da öğretici oluyor benim için.

Kendini değerlendirmeni istesek… Oyunculuğun nasıl bir noktada? Nelerden geçiyor, nasıl ilerliyor?

Leyla Feray: Tecrübe edinmem ve öğrenmem gereken çok şey var. Ama başladığım noktayla kıyasladığımda kendi adıma mutluyum. Adım adım, her gün oyunculuğumun üzerine koyarak ilerlemek istiyorum. Acelem yok, emin ve güvenilir adımlar atmak öncelikli hedefim.

Televizyon, sinema ve tiyatro oyunculuğunun çok farklı dinamikleri var. İlk filmini yeni tamamlamış bir oyuncu olarak, bu dinamikleri kendi çalışmaların içerisinde nasıl değerlendiriyorsun?

Leyla Feray: Sinema çok çok keyifli. Umarım daha pek çok film tecrübem olur. Dizi, olmazsa olmazlardan. Dizinin temposunu seviyorum. Tiyatro içinse ayrı bir zaman ve çalışma gerekiyor ama bir tiyatro oyununda rol almayı farklı bir karakteri deneyimlemeyi en önemlisi de başarmayı çok istiyorum. Yakın bir zamanda mı olur bilmiyorum, sadece çok istediğimi biliyorum.

Oyunculuğun sendeki mesleki deformasyonu ne oldu?

Leyla Feray: Daha duygusal birine dönüştüm. Duyguların gelip gitmesine daha çok izin veriyorum, daha çok hissediyorum bu da beni gün içinde biraz daha “moody” bir hale getirebiliyor.

Günümüz dinamiklerinde, bir oyuncu mesleğinde fark yaratabilmek için kendisini nasıl eğitmeli?

Leyla Feray: Fark yaratmak için özgün olmalı. Beklenmeyeni yapabilmeli. Zaten beklenenin dışına çıkıp, kendi tarzını, karakterini yansıtıp; kendinden bir renk katabiliyorsa fark yaratmış olur.

Özgün olmayı nasıl tanımlarsın?

Leyla Feray: Var olan kalıplara uymadan, kendi yolunda, yeniliklere açık bir şekilde yaşıyor olmak. Sana ne ilham veriyorsa yaratım sürecini o şekilde gerçekleştirmek. Kalıpların ve klişenin dışına çıkmak.

Mesleğin için yapacağın fedakarlıklar nerede sınırlanır?

Leyla Feray: Her ne kadar mesleğimi sevip sınırsız fedakarlık gösterecek olsam da benim kendime ait etik değerlerim, bir takım önceliklerim var. Bu yüzden sınırlarım yok diyemem. Bu her konu için değişebilir. Günün sonunda mutlu olmak benim hayatta ki birinci hedefim.

Sosyal medyadan gelen yorumlar seni etkiler mi?

Leyla Feray: Hakkımda yazılan güzel yorumlar tabii ki mutlu ediyor. Hiç tanımadan insanların sevmesi, kabullenmesi. Fakat çok da etkilenmemek gerektiğini düşünüyorum gelen iyi ve kötü yorumlardan.  Sonuçta sanal bir dünya, kendini çok kaptırmamak lazım. Mutluluğu da mutsuzluğu da çok fazla etkilememeli diye düşünüyorum.

Levent Erden, ekran alışkanlıklarımız üzerine bir konuşmasında “bir izleyicinin ortalama 2.5 farklı ekran üzerinden takipte olduğunu” söylemişti. Bu bilgi akışında senin için nasıl bir dizi içeriği ayakta kalabilir?

Leyla Feray: Takip etmesi zor olmayan, bıraktığın yerden devam eden diziler herhalde. Ama ben böyle düşünüp karamsar olmak istemiyorum. İçimde her zaman bir umut var, her şeye karşı.

En son hangi filmden bahsederken “Mutlaka izlemelisin!” dedin?

Leyla Feray: 2015 yapımı İsveç filmi A Man Called Ove -Hayata Rövaşata Çeken Adam- filmini çok sevdim. Oscar’da da En İyi Yabancı Film dalında yarışmıştı. Senaryonun aslında nasıl da basit ama güzel olabileceğini gösteren, çok başarılı oyunculukların olduğu gerçek bir film. Hem çok duygusal hem çok olağan

Author: Based Istanbul

RELATED POSTS