Miutine, A Sweet Rebellion by Miu Miu

Bazı parfümler kalabalığı baştan çıkarmak için yapılır. Diğerleri ise önce insanın kendisini baştan çıkarır, ancak ondan sonra dünya peşinden gelir. Miu Miu bu farkı çok iyi bilir. Miutine ile bir parfüm değil, bir tavır sunar Miu Miu: kayıtsız, umursamaz ve tatlı bir şekilde aykırı.

Kampanyanın yüzü, tanımlara sığmayan bir performans sanatçısı olan Emma Corrin. Corrin, Miutine’e Miu Miu’nun her zaman kendine ait gördüğü aynı keskinliği ve akışkanlığı kazandırıyor. Kısa süre önce Global Elçi ilan edilen Corrin, kampanyanın basit bir süsü değil, yaşayan bir vücut bulmuş hali. 

Karamel tonlarında matelassé şişesinin içinde Miutine, narenciye tazeliğini odunsu derinliklerle birleştiren klasik sofistike parfüm yapısını gourmand bir küstahlıkla yeniden yorumluyor: üst notalarda yabani çilek, kalbinde gardenya ve en altta esmer şeker ile bourbon vanilyasının şehvetli eriyişi. Geleneğe bir meydan okuma, zarafet kılığına girmiş bir alaycı gülümseme. 

İsminin kendisi bile bir oyun: Fransızca mutine, yani şişelenmiş bir asi. Bu, Miu Miu kızının özüdür; bütün kuralları bilir ve her birini zarafetle eğer. Miutine bir manifesto değildir, bilgece atılmış bir bakış, espritüel bir dokunuşla tatlı bir başkaldırı ve yalnızca kişinin kendisi için giyilen bir jesttir.

Miutine ile Miu Miu, parfüm tanıtımının yorgun klişelerini bir kenara bıraktı. Ne saten kurdeleler, ne de yapay çiçekler. Bunun yerine kelimenin tam anlamıyla bir sahne jesti sundu: bir mikrofon bırakışı. Influencer’lara parfümle birlikte markalı minyatür bir mikrofon ulaştırıldı. Bu jest, yalnızca bir hediye değil, bir provokasyondu; sesin, başkaldırının ve kendi sözünü söyleme cüretinin Miutine’in özünü tanımladığını ironik bir zarafetle hatırlatıyordu.

Bu bir hediye değil, bir provokasyondu; performans sergilemeye, itiraf etmeye, oyuna davet eden bir çağrı. Bazı kutuların içine özel tasarlanmış kart oyunları bile yerleştirilmişti; keşfi ironiyle katmanlandıran zarif bir oyun. Strateji, Miu Miu’ya özgüydü: umursamaz görünen ama kusursuzca kurgulanmış. Seeding bir pazarlama taktiği olmaktan çıkıp bir sahne gösterisine dönüştü ve sonuçta konuşulan şey yalnızca parfüm değil, onun geliş biçimi de oldu.