Podyumda göz ardı edemeyeceğimiz ilk detay, ‘yaz insanı’ olarak tanımlayabileceğimiz Simon’ın gökkuşağı renklerinden vazgeçememiş olmasıydı. ‘La Collectionneuse’ isimli koleksiyonda, şimdiye kadar izlediğimiz diğer tasarımcıların aksine geniş bir renk paletine yer verilmiş. Styling monokrom görünümlere farklı renklerde aksesuar dokunuşları ya da birbirleriyle uyumlu renklerin bir araya getirilmesiyle yapılmıştı. Üzerine beyaz gerberalar iliştirilmiş bembeyaz görünüm ise farklı bir tavır ortaya koymuştu. Akışkan kumaşların tecih edildiği oversize formlarda, deri ise destekleyici materyal olarak tercih edilmiş. Büyüleyici ve farklı aksesuar tasarımlarıyla her zaman radarımızda olan Jacquemus, bu koleksiyonunda devasa küpelere ve silindir formlu topuklu ayakkabılara bolca yer vermiş. Fakat podyumun asıl ön planda olan aksesuarı çantalardı. Paraşüt kumaştan tasarlanan çantalar hem kol hem de bel çantası olarak kullanıma olanak sağlarken, XXL boyutlardaki kol çantaları ön plandaydı. Ama bizim kalbimizi çalan XXXS boyuttaki La Chiquito’lar oldu. Podyumda yürüyen modeller ise no make-up makyajları ve uğraşsız saçlarıyla natürel Jacquemus kadını silüetinin temsili niteliğindeydi.
Farklı tasarımlarıyla oluşturduğu elegan görünümlerle her zaman ilgi odağı olmayı başaran Jacquemus, bu koleksiyonuyla kış aylarında koyu renklere sığınanlara atıfta bulunmuş gibi görünüyor. Paris Moda Haftası’na bundan daha iyi başlayamazdık, iyi ki varsın Jacquemus!