Sonbahar/Kış 2025 koleksiyonunda ilk bakışta her şey tanıdık: Elbiseler, fiyonklar, kürk mantolar ve gösterişli aksesuarlar… Ama Prada’da hiçbir şey göründüğü kadar basit değil. Kürk, plastik bir kılıfla sarılıp korunur mu, yoksa değerinden mi arındırılır? Triko üzerine iliştirilen minicik bir kurdele saf bir detay mıdır, yoksa eski moda bir feminenliğe göz kırpış mı? Soruların cevabı yok—çünkü zaten Prada, cevap vermek için değil, düşündürmek için var.
Bu defilede kıyafetler sürekli bir dönüşüm içinde. Bir parçanın nerede bitip diğerinin nerede başladığı net değil. Elbiseler parçalanıyor, parçalar yeniden bir araya geliyor. Siluetler, olması gerektiği gibi değil, olması gerektiğine inandığımızın tam tersi şekilde kurgulanıyor.
Bir süredir Prada defilelerinde, erkek ve kadın koleksiyonları arasında görsel bir köprü var. Bu sezon da aynı tavır devam etti. Erkeklerdeki “hamlık ve düzen” kontrastı, kadınlarda “gösteriş ve özensizlik” olarak karşılık buldu. Ama bu özensizlik, bildiğimiz anlamda değil: Prada’da her buruşukluk, her görünür dikiş, tasarımın tam kalbinde yer alıyor.
En büyük lüksün kusursuzluk olduğu fikri, Prada podyumunda işlemiyor. Miuccia ve Raf, bu sezon yine gösterişi ters yüz edip içini dışına çıkardılar. Çünkü asıl mesele, gösterişli olmak değil; gösterişin nasıl sunulduğu.
Prada Sonbahar/Kış 2025, feminenliği kutlamak yerine sorguluyor. Peki cevap? Kadın varoluş olarak tek bir tanıma sığmaz. Bir gün kürkle, bir gün plastikle, bir gün buruşuk bir gömlekle, bir gün inci düğmelerle gelir. Prada’nın dediği çok net: Kimse tek bir kadın olmak zorunda değil.