“Fotoğraf çekmeye başladım çünkü çağımızın varoluş karmaşasına bir yorum getirmenin en kusursuz aracı fotoğraf gibi göründü. Ben bu karmaşayı yakalamaya, ona bir düzen getirmeye çalışıyorum” -ROBERT MAPPLETHORPE
Galeri Nev İstanbul, Amerikalı sanatçı Robert Mapplethorpe’un İstanbul’daki ikinci kişisel sergisine, 3 Haziran-31 Temmuz tarihleri arasında ev sahipliği yapacak.
Küratörlüğünü Serra Yentürk’ün üstleneceği sergide, biyografik bir anlatımdan kaçınarak daha az bilinen eserleri aracılığıyla Robert Mapplethorpe’un sanatının en esas yönlerinin görünür kılınmasıyla, izleyicilere yeni bir bakış sunulması hedefleniyor.
Eserlerinde heykelsi ve resimsel nitelikleri vurgulamak Mapplethorpe’u kariyeri boyunca yönlendiren bir dürtü. “Photo-Seccessionists” akımın Stieglitz, Day ve Steichen gibi isimlerinin yanı sıra fotoğrafın öncüsü Nadar’dan büyük ölçüde etkilenen Mapplethorpe’un fotoğrafları 1970’lerin başında klasik bir form anlayışına doğru evrilmiş. Buna paralel olarak, Polaroid’i bırakıp, kare formatlı vizörün sınırları içinde daha yavaş çalışmasını zorunlu kılan Hasselblad 500’ü kullanmaya başlamasıyla sanatında doğaçlamayı bütünüyle terk etmiş.
Yıllar boyunca fotoğrafladığı vücut geliştiriciler, heykele duyduğu büyük ilginin somut örneği. Bu bedenlerle ilgilenmesinin ardında, daha erken tarihli pornografik çalışmalarından farklı; kendi sanat pratiğinde de temel bir konu olan disiplin ile ilişkili bir neden yatıyor.
Sanat yaşamının başında fotoğraftan yararlanarak çeşitli kolaj işler üreten Mapplethorpe, fotoğraflarında da içsel olarak fragmanlar estetiğine yöneliyor.
Sanatçının kendi yaşadığı çağın doğası gereği, eserlerinde sürekli olarak tekrar eden ikilik hakim: İyi ve kötü, ışık ve gölge, geçmiş ve gelecek, maskülen ve feminen. Çabası, hapsedici olan her şeyden özgürleşmektir. Bütünüyle çağdaş olan bir bağlam içinde, Mapplethorpe ebedi olan bir güzelliği arzuluyor.
g beauty.