SAINT LAURENT SUMMER 2025: CLOTHES AS PORTRAIT, MEMORY AS FORM

NewsApril 10, 2025
SAINT LAURENT SUMMER 2025: CLOTHES AS PORTRAIT, MEMORY AS FORM

Saint Laurent’in İlkbahar/Yaz 2025 kampanyası ne bir podyumda yürütülüyor ne de bir kamera objektifinden anlatılıyor—bu kez fırça darbeleriyle hayat buluyor. Kreatif direktör Anthony Vaccarello’nun vizyonuyla marka, sezonun koleksiyonunu moda görseli olarak değil, bir sanat eseri olarak yeniden yorumlaması için ressam Francesco Clemente’yi davet ediyor.

Ortaya çıkan portreler yalnızca lookları betimlemekle kalmıyor, karakterleri de hayal ettiriyor. Zoë Kravitz, Isabella Ferrari, Penelope Ternes ve Ajus Samuel, bu resimlerde birer model değil, renk ve form içinde asılı duran figürler olarak karşımıza çıkıyor. Clemente’nin tuvallerinde net bir tanıma ihtiyaç yok; her portre, hem bir hatıranın sıcaklığıyla hem de bir mitin dinginliğiyle işlenmiş.

Bu, Saint Laurent’in sanata gönderme yaptığı bir iş değil—bu kez markanın kendisi sanat hâline geliyor. 1988’de Yves Saint Laurent’in Van Gogh’tan ilham alan koleksiyonundan bu yana süregelen resimsel yaklaşıma ve Vaccarello’nun bugünlerde yürüttüğü kültürel projelere ince bir selam niteliğinde olan kampanya, farklı yaratıcı dönemler arasında güçlü bir köprü kuruyor. Clemente’nin çalışmaları, markanın 80’li yıllardaki cesur estetiğini yumuşatarak sürdürüyor; kendine özgü görsel diliyle bu mirasa yeni bir boyut katıyor.

Tuval üzerinde brokar ceketler, dantel bluzlar ve keskin hatlı takımlar, bambaşka bir boyuta geçiyor. Bu görseller bir hareketi yakalamıyor; kıyafetleri birer öz haline indiriyor. Gösterişli olmadan duyusal, katı olmadan yapılı—giyimin bir tür aura’ya dönüştüğü bir yaklaşım.

Kampanya, hem bir meditasyon hem de bir yansıma işlevi görüyor. Saint Laurent bu defa bir kadını sadece giydirmiyor, onu inceliyor. Clemente’nin dokunuşuyla SS25 koleksiyonu daha dingin, daha içsel bir hâl alıyor. Arşiv için değil, hayal gücü için tasarlanmış bir koleksiyon gibi.

Moda görsellerinin sıklıkla hız ve fazlalıkla tanımlandığı bir çağda, bu iş birliği her şeyi yavaşlatıyor. Ve tam da bu yüzden geride bir iz bırakıyor—yalnızca looklar değil, onları giyme hissini anlatan imgeler.

Author: Birce Naz Köş

RELATED POSTS