Sıradanlığın içinde anlam bulmaya çalışıyorum.
— Seren Yüce
Seren Yüce: Çekmeye niyet ettiğimiz bir senaryo vardı ancak karakterler doğru bir eksene oturmamışlardı. Üzerine Gezi olayları yaşandı ve o süreçte yaşananlar yapılacak herhangi bir şeyi anlamsız kılıyordu. O sene çekimi erteledik ve sonrasında kurmaya çalıştığım fikir de son haline geldi. Sonunda seyirciyle buluşması bu zamanı buldu.
Seren Yüce: En büyük etkisi ekip arkadaşlarım ve oyuncularla kurduğumuz ilişkinin gelişmesi olmuştur. Baskı yaratmadı demek de yalan olur.
Seren Yüce: Ülkenin çoğunlukla Batı kentlerinde yaşayan, zengin insanlarını anlatan bir film vardı. Eksik kalmış kültürel altyapısını harcama yaparak doyurmaya çalışan bir kesim bu. İşte bu kesimden bir kadını anlatan, onun üzerinden bir kendini arama ancak bulamama hikâyesi vardı kafamda.
Seren Yüce: Daha çok tanışık olduğum bir kesim olması. Ayrıca dert edindiğim meseleler genelde oralarda. O yüzden bir şey üretirken ister istemez üst-orta sınıf dünyasına yöneliyorum galiba. Hiçbir zaman derin okumalar yapabilen biri olmadım. İki film de birçok durumu kendi üzerimden bulduğum, daha çok sezgisel çıkarımlardan ibaret. Ama ‘Çoğunluk’tan farklı olarak burada ‘Beyaz Türk’ diyebileceğimiz bir kesim var.
“…Eksik kalmış kültürel altyapısını harcama yaparak doyurmaya çalışan bir kesim bu. İşte bu kesimden bir kadını anlatan, onun üzerinden bir kendini arama ancak bulamama hikâyesi vardı kafamda.”
Seren Yüce: Sadelik en çok dikkat etmeye çalıştığım durum. Karakterler arası ilişkide, olayların kurgusunda ve görüntü dünyasında bir sadelik ve sıradanlığın içinde anlam bulmaya çalışıyorum.
Seren Yüce: Bu tip inanışları zaten doğru bulmuyorum. Ben özellikle bir denge tutturmaya çalışmadım aslında. Tanık olduğum kadarıyla insanlar arasındaki ilişkileri senaryoya yansıtıyorum. Handan benim için genel davranış biçimi tüketmek olan şehirli, zengin ve narsist kesimin kendi benliğiyle olan ilişkisini büyük oranda yitirmiş olma halini ifade ediyor. Handan daha ileride olsa da, Şermin de çok farklı değil. Şermin Handan’ın varacağı bir sonraki aşama bir bakıma.
Seren Yüce: Herhangi bir kısıtlamaya gitmem gerekmedi.
Seren Yüce: En başta en büyük zorluk tabii ki kaynak yaratmak. Türkiye’de Kültür Bakanlığı ve Avrupa’daki belli başlı fonlar dışında bunu sağlamak zor. Filmin gişe hasılatı asla filmin bütçesini karşılamadığından her zaman fonlardan para sağlamak gerekiyor. Film yapmak her zaman zordu ve daha da zorlaşıyor. Ama yapılmaya da devam edecek. Bana göre filmi esas olduran içeriği ve senaryosudur, içinde barındırdığı fikrin özgünlüğüdür. Bu olduğu sürece motivasyon da bulunur, film de kendi yolunu bulur.
Seren Yüce: Yakın dönemde çok fazla film takip edemedim. Ama ilk filmini yapan yönetmenlerden Senem Tüzen’in ‘Anayurdu’, Emine Emel Balcı’nın ‘Nefesim Kesilene Kadar’ ve Nesimi Yetik’in ‘Toz Ruhu’ oldukça dürüst ve umut vâdeden filmler benim için.
Seren Yüce: Henüz bahsedebileceğim bir şey yok.