İsviçre’den sanat rüzgarları esiyor. Swatch x Tate Gallery koleksiyonu giyilebilir sanat eserlerini, 7 parçalık bir koleksiyonda, güçlü ifadeler ile bir araya getiriyor.
Swatch, zamanın ruhunu, BMX, longboard ve sörf kültürünü ince ince aksamlarına işleyerek yeni ve imgesel bir koleksiyonla geri döndü. Marka uzun zamandır sanat ile olan bağına yeni bir ilmek atmak için yola çıktı. Şangay’da bulunan Swatch Art Peace Hotel ile özgür sanatçıları ve sanatsal özgürlüğü sembolleştirmişti. Bu yıl ise, Art Journey aracılığıyla dünyaca ünlü Tate Gallery ile iş birliğinde 7 parçalık bir koleksiyon bize sunuyor.
Galeri, 1500 yılından beri modern ve çağdaş sanatın en önemli İngiliz temsilcilerine yer veriyor. Serginin merkezinde, resimler, heykeller, enstalasyonlar ve performanslar olmak üzere 70.000’den fazla eseri bulunduran bir koleksiyon yer alıyor. Aynı zamanda galeri sanatı yaymayı görev edinerek, dünyanın en büyük sanat ödünç verenlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Koleksiyon, Swatch ve Tate Galeri’nin misyonlarını, otantik kişiliklerini ve görsel dünyalarını bir araya getirme amacıyla tasarlanmış. 7 farklı eserden oluşan 7 farklı saat… Geneli maximal bir tasarım diline sahip saatlerin arasında biri gözümüze çarpıyor. JMW Turner’ın “The Scarlet Sunset” eserinden ilham alarak; simgesel bir manzarayı Swatch’ın aksamları ile birleştiriyor. Kadrandaki güneş ve suyun rengindeki geçişler ile, görünümü ve taşıdığı duyguları arasında gündüzden geceye kayan bir mod değişimi bizi karşılıyor. Sanatın ve modanın ifade etme gücünü, kendi bedenimizle anlatmaya olanak sağlıyor.