TOMAK… Bir tokat sesi gibi soğuk tınlayan, can alıcı bir sanatçı mahlası. Avusturya sanat sahnesinde tanınan asi bir figür olan sanatçı, TOMAK’ı takma ismi addediyor; belki de bunun sebebi eserleriyle çağdaş sanat sahnesine egemen olan burjuva kurallarına karşı öfkeli ve gururlu bir mücadele verdiğindendir… Farklı formlarda karşımıza çıkan TOMAK’ın sanatı tesirli, olumlayıcı ve tavizsiz. Onun eserleri, estetik deneyimin toplum tarafından kabul edilmiş kurallar tarafından şekillendirilen her türlü yargıyı yerle bir edecek içgüdüsel bir güç olduğu bir dünya niteliğinde. “Posterboy of Antikunst” için, bir sanatçı olduğunu iddia etmenin yolu anti-sanatçı olmak. Based Istanbul, asi olmak için sebepleri olan bu sanatçıyla bir söyleşi gerçekleştirdi.
Sanat çözüm üretmez; çünkü sanat, bilim değildir. Sanat sizin bir soruya nasıl yaklaştığınızla alakalıdır.
Evet!
KunsthalleWien’in önceki direktörü Gerald Matt’ın dediği gibi: TOMAK bir “takma isim”-tıpkı Lenin gibi. Bu ismi 16 yaşından beri kullanıyorum. Batman gibi. Eğer kim olduğunuz bilinmezse, her şeyden kaçabilirsiniz.
Altdorfer, Waldmüller, Markart, Schiele, Klimt, Gerste, Kokoschka, felsefeciler – Viyana Çevresi, Fantastik Realistler, Viyana Grubu, Viyana Aksiyonizmi, Franz West ve Sigmund Freud gibi muhteşem bilim insanları vs… Bu benim kültürüm ve sanatımın orijini.
Anlaşılması zor bir biçimde ben de bu tuhaf çemberin bir parçasıyım. Fakat bu ortam için ben de sanatım da fazla sıradışıyız. “Sanatçı” diye adlandırılan insanlardan uzak duruyorum. Bu güruhun çoğu bir tür siyasi doğruculuk ve dekorasyon bulutunda kendilerini kaybetmiş haldeler.
Bugüne kadar benim eserlerim Albertina, Kunsthalle Wien, Museum der Moderne Salzburg, Museum of Applied Arts Vienna ve Joanneum Graz’ın da aralarında bulunduğu Avusturya’daki en önemli müzelerde sergilendi. Bir müzede sanatınız sergilenmemişse, sanatçı değilsinizdir.
Hayır. Daima güzel bir hayat sürdüm ve güzel şeylerden hoşlanırım. Hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğum tek şey güzellik. Güzellik nedir? İşkence nedir? Istırap güzel olabilir. Müzisyen John Zorn’un eserlerinin etkisi altında kalmıştım. Parçalarından birisinin adı “Torture Garden”. Sanat estetik bir olgudur. Bunu görmenin başka bir yolu yok. Sanatta ahlak yoktur. Başka hiçbir şey yoktur. Aptal bir tanrı da yoktur. Aptal kurallar da.
Daima seyirci için çalışıyorum ama onların görüşleri umrumda değil. Eserlerime bakın! Onları sindirin! Ama beni yalnız bırakın!
Sabahları uyandığımda küçük bir adam kulağıma ne yapmam gerektiğini fısıldıyor. Ben de dediklerini yapmak zorunda kalıyorum.
I get up in the morning and this tiny little man in my ear tells me what to do. So I have to do it.
Her şey çeşitlilik ile ilgili. Oyun oynamak gibi – çocukların oynadığı şekilde. Düzenlemeler yapıyorum. Bir şeyleri bir araya getiriyorum ve bazen sonuç iyi oluyor. İşte o zaman kulağımdaki küçük adam mutlu oluyor.
Benim çizimlerim metindir. Her şey bir resimdir. Bu nedenle metin de bir resimdir. Bu metinlerin yanına bir şey çizmeye yetecek alan varsa doğru şeyi çiziyorum veya tercihen yanlış şeyleri… Benim kaosum kozmosa karşı. En iyi çalışmalarımda “anlam”ı yerle bir ettim.
“Önce yazı vardı” derler. Gerçekten öyle! Resim ve çizimlerimde daima bir manşet vardır. Her şeyin bir manşeti olmalıdır. İşin eğlenceli tarafı bu değil mi!
İlk sorduğunuz sorulardan biri bu persona üzerineydi. Bu figür beni yönlendiriyor, yeni imgeler yaratmama imkan tanıyor. Yeni bir otobiyografi yaratmama olanak tanıdı – farklı bir geçmiş ve heyecan veren bir gelecek. Adamın biri bir defasında “Hakikat nedir?” diye sormuştu. Bugüne kadar sorulmuş en incelikli soru budur.
Belki de öfke değildir. ANTI-düşünme biçimidir. TOMAKPosterboy of Antikunst ismini küratör ElsyLahner (Albertina Wien) buldu. Ben bir Antistim (Anti-sanatçı). Sanatın asıl vazifesi bir şeylere farklı açıdan bakmaya teşvik etmektir. Sanat çözüm üretmez; çünkü sanat, bilim değildir. Sanat sizin bir soruya nasıl yaklaştığınızla alakalıdır.
Şu anda “Black Series” üzerinde çalışıyorum ve Lisabird Contemporary isimli galerimdeki en büyük sergilerimden birini hazırlıyorum; orada yeni kitabım TOMAK MALPRACTICE’i takdim edeceğim. Bu senelik bu kadar proje yeterli.