Etkinliğin ilk gününde Eda Güngör, Prêt-à-Couture markası M.O.F.C ile izleyicileri 80’lerin sonuna doğru yolculuğa çıkardı. Nightbird ismini verdiği koleksiyonunda modern, çekici, iddialı ve pratik kadınlara hitap eden tasarımcı, kullandığı jarse, deri ve payet kumaşlarla dönemin eğlenceli gece hayatından ilham almıştı. Yeşil, hardal, bakır, mor, fuşya, saks, ekru ve siyah renkleri Burak Sanuk styling’i ile podyumda göz doldururken, kullanılan aksesuarlar ve Önder Tiryaki’nin tasarladığı saçlar, koleksiyonun atıfta bulunduğu dönemi destekler nitelikteydi.
Ikinci günde gözümüze çarpan tasarımcılardan biri, zamansızlık manifestolu markası House of OGAN ile Gizem Ogan Yazgan oluyor. DAWN isimli maskülen formların feminen detaylarla birleştirildiği koleksiyon ilhamını modern ve bağımsız kadın duruşundan almıştı. Iddialı dış giyim parçalarının ön planda olduğu defilede, çift taraflı kullanım pratikliği sağlayan parçalar dikkat çekiyordu.
Bugünün diğer bir dikkat çeken ismi ise ‘Back to School’ isimli defilesiyle Özlem Kaya oldu. Dinamik ve genç temalı koleksiyonunda renk paletinde siyah, yeşil, kırmızı, pudra ve beyaz kullanan Kaya, ekose ve çizgi desenleriyle temayı destekleyen silüetler oluşturmuştu. Yün, ipek, koton gibi natürel kumaşların ağırlıkta olduğu tasarımlarda şifon ve danteller feminen görünümü desteklemişti.
#ITSMETIME koleksiyonunda yenilenme temasına yoğunlaşan Mehtap Elaidi, bağımsız ve kendi için yaşayan kadından ilham almıştı. Koleksiyonuna ilk defa çanta, takı ve aksesuar ekleyen tasarımcı, materyal tercihini vegan deri, triko, poplin, kırçıllı kışlık kumaştan yana kullanmıştı. Tasarımlarda bej, siyah, beyaz, vişne ve petrol yeşilinin renklerine çiçekler, çizgiler ve puantiyeler eşlik etmişti.
Giray Sepin defilesi etkinlik takviminde üçüncü günde yerini aldı. ‘RE-‘ isimli koleksiyonunda yeniden yapma ekine atıfta bulunan Sepin, Re-edit, Re-construction, Re- born gibi birçok temadan ilham almış fakat odağını Re-work konseptinde tutmuştu. Kurumsal yaşamı sokak stiliyle buluşturan koleksiyonda, birbirinden farklı birçok işçi kıyafetini takım elbiselerle bir araya getirilmişti. Siyah ve beyazın gücüne vişne, hardal, haki ve kırmızı renklerini ekleyen tasarımcı, tüylü ve polar dokulu kumaşlar tercih etmişti.
Disko ruhunu MBFWI’a taşıyan tasarımcı ‘Mercedes Benz Presents Özgür Masur’ defilesi, bir parti ile 80’ler ruhunu günümüze taşımıştı. “80’lerin ışıltılı dünyasına kayıtsız kalmak mümkün değil.” cümlesiyle tasarımcı, koleksiyonun temellerini ışıldayan disko etkisindeki kumaşlar, kadifeler, puantiyeli ipek tüller ve diamond shape işlemeler üzerine oluşturmuştu. “Dalida’nın müziği kulağımda çınlarken canlanan siluetler, alabildiğine göz alıcı, dişi ve özgür…” diyen Özgür Masur, tasarımlarıyla 80’ler İtalya’sına atıfta bulunmuştu. Işıltılı ve özgüvenli kadın silüetlerinin oluşturulduğu defile, couture ve hazır giyimi bir araya getirmişti.
Son günün neşe saçan defilesi ‘Joy’, Gülçin Çengel tasarımlarını podyuma taşıdı. 1966 yapımı “Daisies” filminden esinlenen tasarımcı, koleksiyonda cinsiyetçi normların dışına çıkmıştı. Feminen, romantik, sofistike, naif ve abartılı detayların bir araya getirildiği tasarımlarda, siyah ve gri-mavi tonları renk paletini oluşturmuştu. Fuşya işlemeler, taş ve boncuklar dinamik ve farklı dokularla buluşarak tasarımcının cool tavrını ortaya koymuştu. Işçi tulumlarının gece elbiseleriyle aynı podyumda buluşturulduğu eğlenceli tavrıyla ‘Joy’, kontrast bir koleksiyon olarak karşımızdaydı.