Sanat kendini sınırlara kapattırmaz. Kalıpları, sınırları, tanımları reddeder. Bu yıl Contemporary Istanbul’da sanat yalnızca duvarlarda ve kaidelerde değil, dört tekerlek üzerinde de karşımıza çıkacak. 24-28 Eylül tarihleri arasında, Alexander Calder’in 1975’te dönüştürdüğü BMW 3.0 CSL, yani ilk BMW Art Car, sergilenecek. Art Car serisi heykeli, performansı ve mühendisliği bir araya getirerek bize sanatın hayattan ayrı olmadığını, aksine onun içinden aktığını hatırlatıyor.
Bu gelenek 1975 yılında Fransız yarış pilotu ve koleksiyoncu Hervé Poulain’in arkadaşı heykeltıraş Alexander Calder’den Le Mans 24 Saat yarışında kullanacağı aracı boyamasını istemesiyle başladı. Kişisel bir deneyim olarak başlayan bu girişim, kısa süre içinde günümüzde hâlâ devam eden ve sanat dünyasıyla otomotiv dünyasını kalıcı bir kültürel fenomene dönüştüren bir geleneğe dönüştü.
Calder kinetik heykelleri ve cesur renk bloklarıyla ünlüydü. BMW 3.0 CSL’i kırmızı, sarı ve mavi formlarla dönüştürdü. Adeta aracı kinetik heykellerinden birine çevirdi. Calder’in ardından Frank Stella, 1976’da siyah beyaz ızgara çizgileriyle BMW 3.0 CSL’i kendi eserlerinden birine dönüştürdü.
1977’de Roy Lichtenstein, BMW 320i Turbo’nun gövdesini çizgi romanlardan esinlenen manzaralar ve hareket çizgileriyle kapladı. İki yıl sonra Andy Warhol yalnızca 28 dakikada bir BMW M1’i boyadı ve fırça darbelerinin ham enerjisi bugün hâlâ görülebiliyor. Ardından Ernst Fuchs, Robert Rauschenberg, David Hockney, Jenny Holzer, Olafur Eliasson, Jeff Koons, Cao Fei ve en son 2024’te Julie Mehretu bu seriye dahil oldu. Her biri otomobili yalnızca bir araç değil, kendi dönemlerinin tuvali olarak yeniden yorumladı.
Calder hâlâ başlangıç noktası olarak kabul ediliyor. Onun Art Car’ı hareket eden bir heykel, dururken bile titreşiyormuş gibi görünen bir renk patlamasıdır. İstanbul’da sergilenmesi, geçmişle geleceğin yüksek hızda buluştuğu, birleşim ve hareketle yaşayan bir şehre taşınması anlamına geliyor. Yaklaşık elli yıl sonra BMW 3.0 CSL hâlâ bir otomobilden çok daha fazlası. Yarış pistinde başlayan ve kültürel belleğin yollarında hızla devam eden bir hikâyeye hayat veren radikal bir deneydir.
24-28 Eylül tarihleri arasında Contemporary Istanbul, Calder’in 1975 tarihli BMW 3.0 CSL’ini, yani ilk BMW Art Car’ı ve serinin ilkini sunacak. Yirmi efsanevi tasarıma ulaşan bu kültürel ikonun başlangıcını görme fırsatı, Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluşacak.