Londra’da yer alan yılın en prestijli tenis turnuvası Center Court’un 100.yılı vesileyle havai fişeklerle tenis ikonlarını ağırlarken Ukrayna, Afganistan ve Suriye gibi ülkelerden 1.500 mülteci de katıldı. Geçmişte ve günümüzde Wimbledon’daki kortları domine eden Billie Jean King, Andy Murray, Margaret Court, Venus Williams, Martina Hingis, Björn Borg ve Rod Laver törende yer aldı. Tarihi Grand Slam turnuvasında sekiz tek erkekler şampiyonluğu rekoru kıran ancak dizindeki sakatlık nedeniyle 23 yıl sonra bu yıl ilk kez turnuvadan çekilmek zorunda kalan Roger Federer’in katılımı sürpriz oldu.
Wimbledon sadece bir spor turnuvasından ibaret değil, aynı zamanda bir marka. Gelenekleri takip etmek, adını oluşturan katı normlara sahip çıkmakla ilgili. Beyaz kıyafet zorunluluğu, çilek ve krema geleceği turnuvayı özel kılıyor. Kraliçe, All England Kulübü’nün sponsoru olduğundan her yıl, İngiliz kraliyet ailesinin üyeleri Wimbledon’ı sık sık ziyaret ettiler ve ancak 2003’te korta girerken ve çıkarken oyuncuların boyun eğmelerini talep eden kural kaldırıldı. Ancak pratikte çoğu oyuncu yine de Merkez Kort’ta herhangi bir kraliyet üyesine boyun eğmeyi tercih ediyor. Kadın ve erkek ifadeleri yerine “beyefendi” ve “hanımefendi” ifadelerini kullanan turnuva, yılın tek çimde oynanan Grand Slam’i. Profesyonel bir tenisçi için Wimbledon kazanmayı 9 kez şampiyonluk elde eden Martina Navratilova şöyle tanımlıyor: “Wimbledon uyuşturucu gibidir. Bir kez kazandığınızda, tekrar tekrar yapmanız gerektiğini hissedersiniz.”
Bu senenin en şaşırtıcı anlarından biri uzun süredir kortta görmediğimiz Serena Williams’ın ilk turda elenmesiydi. Federer’in kariyerinde ilk defa katılmadığını göz önüne aldığımızda bu senenin diğerlerine göre daha sıradan geçeceğini düşünürken Central Court’un 100. yılı işleri değiştirdi. Elbette tüm gözler bu yılın iki devi Novak Djokovic ve Rafael Nadal’da. İkisi de şu anlık yoluna fire vermeden devam ediyor.