Spike Jonze’un 2013 yapımı Her’ünde tehditkar veya ele geçiriciden öte kişisel, kapsayıcı, hala bizden daha büyük ama en az bizim kadar duygusal bir yapay zeka ile tanışmıştık. Filmde Theodore’un Samantha ile kurduğu ilişki, öncesinde gördüğümüz kolektif ve fayda sağlayıcı nitelenen yapay zeka ilişkilenmelerinden farklı olarak kişisel bir boyutta akıyor, yapay zeka karakterin hafızasında, duygularında ve hayatı deneyimlemesinde bir eşlikçi, bir ana karakter haline bürünüyordu. Sanatın her geçen gün yapay zekayla iç içe geçmesi ve onu kendisine dahil etmesi sonucu bu çeşit bir ilişkilenme Remote İstanbul projesi göze alındığında sandığımızdan çok daha yakında olabilir.
Rimini Protokoll’ün kurucularından Stefan Kaegi’nin tasarladığı projede şehri bir yapay zekanın bize eşlik etmesiyle beraber yeniden tanıyor ve tanımlıyoruz. 50’den fazla şehirde gösterim yapan projenin İstanbul ayağını Jörg Karrenbauer yönetiyor ve Remote İstanbul adı altında İpek isimli bir yapay zeka ile beraber pandemi sürecinde yabancılaştığımız şehrin sokaklarını yeniden hatırlıyor ve deneyimliyoruz. Seyirciyi sahneye, sahneyi ise şehre taşıyan bu deneyimde İpek’in sesi yanı sıra stereofonik sesler ve film müzikleri bizlere eşlik ediyor. Farklı şehirlerin dokusuna ve kültürüne özel adapte edilen projenin İstanbul ayağındaki yolculuk Kundura Sahne ve Rimini Protokoll ortaklığında 26 Eylül’e kadar Perşembe’den Pazar’a olan dört günlük programıyla başlangıç noktası olan Kadiköy’de sizleri bekliyor.