Mehmet Ali içten ve hayatın bolca içinden çıkagelen sorularıyla bir araya geliyoruz. Mekanları büyülü bir şekilde dönüştüren ve mekan algısını manipüle eden Mehmet Ali, özgün tarzının dışına çıkmadan yerleştirdiği alanı kendi özgün malzemesiyle birleştiriyor her seferinde. Yani, sadece yüzeyde saklanan gizemleri değil, aynı zamanda yaşamın içindeki derin anlamları ve çelişkileri araştırıyor. “Favori bir malzemem yok. Daha çok mekanlarla iletişim halinde çalışıyorum. İlk odamız annemizin rahmiydi. Kapı mekanın ağzıdır; pencere gözü. Su boruları damarları, kablolar sinir uçlarıdır. Doğar, yaşlanır, ölür; bizim gibi.”
Mehmet Ali için samimi bir tutku ve özeleştiri hem pratiğinin hem de dünya görüşünün temelini oluşturuyor. “Bazen sorgularsın neyi, nasıl yaptığını… Evet, sorguluyorum. Özeleştiride de sınır tanımıyorum.”
Her mekanın ve her insanın kendine özgü bir kişiliği olduğunu belirten Mehmet Ali, bu farklılıkların içinde kendi özünü arama çabası, ona hayatın en değerli keşiflerini sunuyor. “Hayat sadece mutlu anlardan oluşmuyor, sıkıcı olurdu zaten ve her insanın bir özü var; her biri birbirinden farklı. Kendi özüme yaklaştıkça, iyi hissediyorum. Ama umarım kendimi hiçbir zaman bulamam, hep ararım.” Bu samimi yaklaşımıyla birlikte Mehmet Ali’nin eserlerinde derinlik ve anlam gün yüzüne çıkıyor ve hem kişinin özüne hem de hayatın güzel yansımalarının olduğu bir keşfe bizleri davet ediyor.
Creative Direction by Duygu Bengi
Filmed by Umutcan Öncü
Content Editor Ceydanur Demir
Thanks to Pi Artworks İstanbul Gallery