Magnifique! Bazen tek bir kelime her şeyi karşılar. Jacquemus İtalyan yaz rüyasını yeniden tanımlayarak 15’inci yaşında Capri’yi fethederken, samimiyetin zarafeti sanata yürekten bağlılıkla bütünleşiyor.
Casa Malaptre gerçekten de başka hiçbir yerle kıyaslanamayacak bir yer. Uçsuz bucaksız Tiren denizinin sarp kayalıklarında, doğadan ayrılıyoruz ve ne kadar ayrılırsak o kadar bütünleşiyoruz. Casa Malaptre’nin eşsiz mimarisinden başka hiçbir şeyden oluşmayan podyumda, 40 konuk bir J oluşturacak şekilde yerlerini alıyor ve dikkatleri koleksiyondan başka hiçbir şey çekmiyor.
Koleksiyon aidiyet duygusu, hayal kurma ve hiç bitmeyen yaratıcılık fikrine dayanıyor. Eşsiz manzara, adeta davetkar bir tavırla Jean-Luc Godard gibi isimlere kadar ulaşan santçılara ev sahipliği yapıyor. Le Mépris (Contempt) filmi Jacquemus’a markasını yaratması için ilham verdi, kendisinin de ifade ettiği gibi “Vizyonunun güzelliğinden ve modernliğinden ilham aldım.” Bu kaynak koleksiyonun sunum tarzında kendini gösterieken Jacquemus, hayallerin gerçekleştirilmek için var olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Bahsettiğimiz gibi, koleksiyonun sıradan bir yanı yok. Konuklar etrafta toplanırken, tekneleri rıhtımın eteklerinde dans ediyor. Dalgalar kıyıya vurarak bu senfoninin ilk notalarını çalıyor. Modeller podyuma çıkmak için tam 99 merdiven çıkıyor. Tüm bu ayrıntılar bir araya gelerek neredeyse ruhani bir ahengin içinde bütünleşiyor.
Defile Jacquemus’tan beklendiği gibi zarif siluetlerle başlıyor. Oversize, 80’lerin pilili siluetleri monokrom tonlarla sahnede geziniyor. Üç renk en yüksek sesle konuşarak havayı istedikleri gibi değiştiriyor. Bu soğukkanlılık zarafetten geliyor ve ona eşlik eden özenli saçlar ve nude makyaj tüm okları kıyafetlere üzerinde topluyor.
İlk gözümüze çarpan lacivert ve turkuaz. Turkuaz kendini en çok aksesuarlarda gösteriyor; ipek eşarplar, kemer ve midi boy çantalar görünümleri tamamlıyor. Bununla birlikte file bir üst ve zarif bir ipek midi elbise olarak da turkuazın büyüsne tanık oluyoruz. Diğer yandan deniz kadar derin lacivert, erkek iki parça takımlarda kendini gösteriyor. İndigo ve yün, ikisi arasındaki kontrastı yumuşatmak için karıştırılıyor.
Sırada, sarının. Genç, enerji dolu, yalın ama tutkulu ve her zamanki gibi şık… Jacquemus bir renkten en iyi şekilde yararlanma konusunda oldukça başarılı. Yumuşak, pastel monokrom parçalar güneş kadar gibi sımsıcak. İki parçalı takımlar, büyük resmin güzelliğini gerçekten sergileyen bir kontrast yaratmak için kırmızıyla eşleştirilmiş.
Sonunda kırmızı ve yeşil… Her zamanki gibi cesur, cüretkar ve seksi. Kontrasttan bahsettik ama Jacquemus daha yeni başlıyor. Uyumlu bir atlet ile kırmızı bir takım göze çarpıyor ve dünya bir dakikalığına duruyor. Birkaç an bile geçmeden, iki parçalı yeşil süet takım da aynı şekilde büyülenmemizi sağlıyor.
Ev, olabilecek en mükemmel yerde, otoportrenin kusursuz bir örneğini sergiliyor. Yaz yaşıyor, dalgalar yaşıyor, Jacquemus yaşıyor ve kıyafetler bu kez kesinlikle yaşamın kaynağı.